Tirto bir gün ağaçta kırt kırt yemeğini yerken gökyüzüne baktı. Keşke ben de gökyüzünde olsam diye iç geçirdi.
Sonra uçmaktan yorulan bir kuş geldi ağaca kondu. ‘’Merhaba Tirto beni hatırladın mı? Geçen yıl sıcak yerlere göç etmiştim, şimdi geldim. Buraları çok özlemişim, eğer adımı unuttuysan Güvercin Gogo ben!” dedi.
Tirto heyecanla gülümseyerek, ‘’Merhaba Gogo tam da gökyüzüne bakıp keşke ben de uçabilsem diye düşünüyordum. Tam zamanında geldin, anlatsana biraz özgürce uçmak nasıl bir duygu? Yukarıdan bize bakıyorsun benim sürünerek yavaş yavaş gittiğim yolları hızlıca gidebiliyorsun.’’ dedi.
Gogo gülümsedi. “Ailemi bırakıp kilometrelerce yol gidiyorum, denizleri aşıyorum, soğuk havalar gelmeden daha sıcak yerlere göç edip, oralarda yaşıyorum. Sonra tekrar geliyorum. Sen akşam olunca ne güzel evine giriyorsun. Ben soğuk havada dışarıda kalıyorum. Yemeğini de evine koyabilirsin. Hatta ağaç senin için yemek dolu. Ben istediğim zaman yemek bile bulamıyorum. Biraz burada durup dinlenmek istedim, kış yaklaşıyor yine çok uzaklara gideceğim,’’ dedi. Tirto, Güvercin Gogo’nun bu sözlerini dinlerken oldukça üzülmüştü.
Tirto, “Ama ben de kışın zor yemek buluyorum. Yine de haklısın. Evime istediğim zaman geri dönebiliyorum. Ama farklı yerleri görebilmeyi çok isterdim senin gibi’’ dedi. Gogo bir an düşündü. ‘’Hey sen tırtıl değil misin? Tırtıllar kelebeğe dönüşür ailen sana bunu demedi mi?’’ dedi.
Tirto şaşkınlıktan küçük dilini yuttu. Çünkü Tirto’nun ailesi bir gün aniden ortadan kaybolmuştu. Tirto geçmişi hatırlamaya çalıştı. Anılarında, uzun süre iki kelebek peşinde gezmişti ama onlarla hiç konuşmamıştı, yoksa anne ve babası kelebek miydi? Bir anda heyecanlandı. Böyle bir şeyi ilk defa duymuştu. “Benim de rengarenk kanatlarım olur mu acaba?” diye iç çekti.
Onun bu şaşkınlığını gören Güvercin Gogo, Tirto’ya nasıl kelebek olabileceğini anlattı. Tirto önce bir koza örmeli ve orada kanatları çıkana kadar beklemeliydi. Daha sonra o da kanatlarını çırpıp uçabilecekti.
Açıklamalardan sonra Tirto, Gogo’ya teşekkür edip hızlıca eve gitti. Tirto, ağaçtaki kovuğu olan evine döndüğünde, birden koza örmeye başladı. Gerçekten bunu öğrendiği aynı gece kelebek olacağına inanamıyordu. Aslında bayağı bir korkmuştu.
Birkaç gün o kozada kaldı. Sonra bir gün uyandığında, kozaya sığmadığını fark etti. Kozanın içinde o kadar sıkışık bir durumdaydı ki, can havliyle dışarı çıkmak için çabaladı durdu. Kozasını yırtıp ilk güneş ışığını gördüğünde biraz rahatladı. Kozayı yırtmaya devam etti. Bedenini dışarı atabildiğinde aşağı doğru düşmeye başladı ama refleks olarak kanatlarını çırptı ve havada süzülmeye başladı. Kanatlarını ilk farkettiğinde mutluluktan gözlerinden yaşlar aktı. Artık onun da tupturuncu rüya kadar güzel kanatları olmuştu. Sevinçten bir oraya bir buraya uçarken, yerdeki su birikintilerinden birinde kendi yansımasını gördü. Tıpkı Güvercin Gogo’nun anlattığı gibi o artık bir Kelebekti… Güzel kelebek Tirto, mutluluğa kanat çırptı ve istediği her yere gitti…
Bu metin kocamanbisite.com için özel olarak yazılmıştır. Ticari maksat taşıyan tüm diğer dijital ortamlar ve basılı mecralarda kullanımı, kopyası, atıfı yasaktır. Eğitim maksatlı kullanım için her bir hikayeye yönelik izin alınması zorunludur.