Dünyalar tatlısı, küçük bir at vardı, Simba. Kuşlara çok özeniyor, onlar gibi uçmak istiyordu. Her gün gökyüzüne bakıp nasıl uçtuklarını izliyordu. Bu, ona büyük bir keyif veriyordu. Hayali, kanatlı bir at olmaktı. Oysa Simba'nın birçok arkadaşı vardı. Hepsini de çok seviyordu. Her gün bir araya gelip otların üstünde koşar, çeşitli oyunlar oynarlardı. Simba ne yapar eder bir süre sonra onların yanından ayrılır, yine göklere dalardı. Arkadaşları onun bu merakını hiç anlamıyorlardı. O ise bu duruma öfkeleniyor, herkesin bu merakı yaşaması gerektiğini düşünüyordu. Kuşların gökyüzünde neler yaptığını çok merak ediyordu. Tabi uçarken ne hissettiğini de... Acaba bunu nasıl öğrenebilirdi?
Bir gün yine gökyüzüne dalmış, kuşları izlerken kendi kendine söylendi:
-Özgürce gökyüzünde dolaşabiliyorlar. Bu muhteşem bir his olmalı. Ben ise sadece yeryüzünde geziyorum. Üstelik henüz yeterince hızlı koşamıyorum bile. Neden herkes aynı özelliklere sahip değil? Hiç anlamıyorum.
Tam o sırada yukarıdan bir uçak geçtiğini gördü. Uçağın bulutların arasında gözden kaybolması ile birlikte “Buldum” dedi Simba. Birden gözleri parladı:
-İhtiyacım olan tek şey bir çift kanat.
Hemen işe koyuldu. Kesin kararlıydı, uçacaktı! İleride bir ahırın kapısı önünde atılı duran tahta parçaları vardı. Onlara baktı ve “Bu tahtalar işimi görür.” dedi. Önce kesti, parçalara ayırdı. Sonra bu parçaları kanat şeklinde güzelce birleştirdi. Kendine iki adet tahta kanat yaptı. İlk uçuş denemesi için sabırsızlanıyordu. Hemen birkaç basamak yükseklikte bir yere koştu. Tahta kanatlarını ipler yardımıyla sırtına bağladı ve kendini aşağı bıraktı. O da ne? Hızla yere çakıldı. Tahtadan yaptığı kanatlar hiçbir işe yaramadı. Üstelik bu kanatlar biraz da ağır olmuştu anlaşılan. “Daha hafif bir şeye ihtiyacım var.” diye düşündü. Hemen aklına başka bir fikir geldi. Yelelerini savura savura sahile koştu. Uçan baloncunun tüm balonlarını satın aldı. Baloncu da yardım etti, hepsini sırtına ve ayaklarına bağladılar. Olmadı. Yerinden kıpırdamadı bile. Simba hayal kırıklığına uğradı. Oysa ne kadar da emindi başaracağından.
Boynunu bükmüş evine dönerken "Hey!" diye bir ses duydu. Bu, onun uçma denemelerini izleyen baykuşun sesiydi. "Neden bu kadar meraklısın ki uçmaya?" diye sordu baykuş. "Kanatların yok ama senin de upuzun yelelerin var. Dört tane ayağın var. Güzel olan, hepimizin farklı özelliklere sahip olması." diye devam etti. Simba, baykuşun ne demek istediğini anlamadı. Bir şey söylemedi, sadece omuzlarını silkti. Dokunsalar ağlayacak gibi duruyordu. Onun bu üzgün halini gören baykuş ise ona yardım etmeye karar verdi: "Peki, gel benimle." dedi. Birlikte önce baykuşun kanatlarının birer örneğini çıkardılar. Tüm ayrıntıları ile çizimini yaptılar. Sonrasında sıra uygun bir malzeme bulmaya geldi. Bu kez ince ve hafif ama dayanıklı malzemeler kullandılar. Birkaç gün çalıştıktan sonra Simba'nın yeni kanatları hazırdı. Üstelik inanılmaz gerçekçi görünüyorlardı. Artık uçması için hiçbir engel kalmamıştı.
Simba, sonraki gün heyecanla ilk uçuşunu yapmak için hazırlandı. Baykuş da yanındaydı. Birlikte "Bir, iki, üç..." diye saydılar ve Simba kendini gökyüzünde buldu. Bu kez başarmıştı. Gün boyunca kuşlar gibi uçtu. Gitmek istediği her yere gitti. Gökyüzünde dans etti. Uçan kuşları daha yakından görme fırsatı buldu. Mutluydu. Kuşlar gibi özgür olmak bu demekmiş, anlamıştı. İkinci gün uçmaktan biraz yorgun düşmüş olsa da neşe ile yine gökyüzünü dolaştı. Bulutlara yakından baktı. Kuşların peşine takıldı. Her gün koştuğu çimleri bu kez tepeden görüyordu. Bu inanılmazdı!
Üçüncü gün yine kanatlarını taktı. Süzüle süzüle gökyüzüne çıktı. Bir o yana uçtu bir bu yana. Saatlerce dolaştı gökyüzünü. Dolaşırken arada aşağı bakıyor, arkadaşlarını görmeye çalışıyordu. Onları ne kadar da özlemişti. Hepsi çok eğleniyordu besbelli. O ise tek başındaydı. Galiba uçmak onu zannettiği kadar mutlu etmemişti. Etrafına baktı ve aslında oraya ait olmadığını anladı. Onun yeri ailesinin, arkadaşlarının yanıydı. Simba, hep hayalini kurduğu gibi gökyüzündeydi ama sevdiği kimse yanında değildi. O an baykuşun da ne demek istediğini anladı. "Galiba asıl güzel olan, hepimizin farklı özelliklerinin olması." dedi. Hızla aşağı inip kanatlarını çıkardı ve arkadaşlarının yanına koştu. Hemen oyunlarına katıldı. İşte o an gökyüzünde olduğundan çok daha mutluydu.
Bu metin kocamanbisite.com için özel olarak yazılmıştır. Ticari maksat taşıyan tüm diğer dijital ortamlar ve basılı mecralarda kullanımı, kopyası, atıfı yasaktır. Eğitim maksatlı kullanım için her bir hikayeye yönelik izin alınması zorunludur.