Miraç ve Cenk, iki yakın arkadaştı. Miraç çok çalışkan, Cenk ise biraz tembeldi ama ikisi de birbirlerini çok severdi. Bir gün, büyükanneleri onlara 'sihirli kayısı' vermişti. Büyükanneleri 'Bu kayısıları yerseniz, dilekleriniz gerçek olur' demişti. Miraç hemen kayısını yedi ve 'Dünyanın en büyük kütüphanesine sahip olmak istiyorum!' diye diledi. Anında, evleri devasa bir kütüphaneye dönüştü! Kitaplar her yere yayılmıştı. Cenk ise kayısını yemeden önce biraz düşündü. 'Benim dileklerim daha geçerli olmalı' diye düşünerek 'En lezzetli pastayı yemek istiyorum!' diye diledi. Ancak, pastanın boyutu o kadar büyüktü ki, evden taşmaya başladı! Miraç 'Aman Tanrım! Bu pasta çok büyük!' diye bağırdı. Cenk ise 'Gerçekten çok lezzetli ama biraz fazla büyük oldu galiba' dedi. İkisi de gülmeye başladı. Miraç, kütüphanesini kullanarak pasta problemini çözmek için bir plan yaptı. Pasta tariflerini inceleyerek, pastayı daha küçük parçalara bölmenin ve herkesle paylaşmanın daha iyi olduğunu anladı. Sonunda, komşularıyla, arkadaşlarıyla ve hatta sokaktaki kedilerle bile pastayı paylaştılar. Herkes çok mutlu oldu. Miraç'ın kütüphanesi ise herkese açık hale geldi. Miraç ve Cenk, o gün sevgi ve paylaşmanın sihirli kayısıdan daha değerli olduğunu anlamıştı. O günden sonra, hep birlikte çok mutlu bir şekilde yaşadılar. Her zaman birbirlerine yardım ederek ve paylaşarak sevgi dolu bir yaşam sürdüler.