Zamanın birinde güzel bir ülkede Sena adında sevimli bir kız yaşarmış. Sena’nın arkadaşları da en az onun kadar eğlenceliymiş. Evin içinde toplanıp sürekli oyun oynarlarmış. Birbirlerine farklı oyunlar öğretiler ve birbirleriyle oyuncaklarını paylaşmaktan mutlu olurlarmış. Sena, oyuncakları çok severmiş. Karne hediyesi olarak yeni bir oyuncak almak için derslerini çalışır ve hiç yaramazlık yapmazmış. Çok fazla oyuncağı varmış ve bunları arkadaşlarıyla birlikte oynadıkları için daha çok severmiş. Odasında büyük bir oyuncak kutusu varmış. Sabahları oyuncaklarının hepsini çıkarıp oynar ve uyumadan önce de toplayarak oyuncak kutusuna geri koyarmış.
Sena yine bir gün kahvaltısını yaptıktan sonra odasına oyun oynamaya gitmiş. Oyuncak bez bebeklerini alıp yatağına yatırmış. Sonra oyuncak kutusundan şırıngayı almış ve doktor olma oyununu oynamaya başlamış. Bu oyun Sena’nın en sevdiği oyunmuş. Çünkü büyüyünce doktor olmak istiyormuş. Bir süre oyununa devam ettikten sonra annesi odasına girmiş. “Senacığım, Selin seninle oyun oynamak için seni evlerine davet ediyor. Gitmek ister misin tatlım? Hem annesi sizin için çok güzel bir kek de yapmış!” deyince Sena çok mutlu olmuş. “Çok isterim anneciğim. Peki oyuncak bebeklerimi ve ameliyat malzemelerimi de götürebilir miyim?” diye sormuş. Annesi de “Çantana güzelce yerleştirip götürebilirsin Senacığım” deyince hemen koşarak dolabından sırt çantasını çıkarmış. Oyuncak bebeklerini ve ameliyat malzemelerini içine koyarak kapıya doğru koşmuş.
Sena’nın en yakın arkadaşı Selinmiş. Haftada en az bir iki kez annesi Fatma Teyze Senayı da çağırır ve onlara çok lezzetli yiyecekler hazırlarmış. Sena da bu yiyecekleri yemek için her hafta sabırsızlanırmış. Sena’nın annesi de bazen Selin’i çağırır ve kendi hazırladığı atıştırmalıkları ikram edermiş. Yemek yemekten çok Sena arkadaşı ile doktor oyunu oynayabildiği için mutlu olurmuş. O gün evin her yerinde özgürce oyun oynamışlar. Her bir odayı ameliyat odası olarak düşünüp hasta bebeklerini bu odalara yerleştirmişler. Sena doktor olmuş, Selin ise hemşire. Neredeyse akşama kadar oyunlarını oynamışlar. Sena, hava kararmadan önce evde olması gerektiğini biliyormuş. Fakat oyuna o kadar dalmışlar ki zamanın farkına varamamışlar. Tam o sırada kapı çalmış. Gelen, Sena’nın annesi Kader Teyze imiş. Sena’yı eve çağırınca Sena zamanı fark etmiş ve annesine verdiği sözü unuttuğu için çok üzülmüş. Hızlıca eşyalarını toparlamış ve hemen annesinin yanına gitmiş. Annesine “Özür dilerim anneciğim, oyun o kadar keyifliydi ki zamanı hiç fark etmedim” diyerek sarılmış. Annesi de gülümseyerek Sena’nın yanağına bir öpücük kondurmuş. “Bir dahakine daha dikkatli ol tatlım.” Demiş ve bunun üzerine Sena kendisine söz vermiş. Artık oyun oynamaya gittiğinde annesini meraklandırmayacakmış.
Sena eve gelip akşam yemeğini yemiş. Yatmadan önce mutlaka oyuncaklarını sepetine koyarmış. Bugün de çantasına doldurduğu oyuncaklarını çıkararak yerine koymak istemiş. Fakat bir eksiklik olduğunu fark etmiş. En sevdiği oyuncaklarından biri olan steteskopunu göremiyormuş. Hemen çantasını boşaltmış ve tekrar kontrol etmiş. Sonra orada olmadığını görünce oyuncak kutusunu tekrar kontrol etmiş ama orada da yokmuş. Oyuncağını bulamayınca telaşlanmış. Odasından çıkıp annesine sormak için koşarak salona gitmiş. Ama annesi de hiçbir yerde steteskop görmediğini söylemiş. Bunu duyunca Sena ağlamaya başlamış. Annesi “Ağlama tatlım, belki Selin’de kalmıştır. Ben şimdi annesini arayıp sorarım.” Deyince Sena umutlanmış ve annesinin aramasını beklemiş. Fakat steteskopu orada da yokmuş. Annesi “Kızım, Selin’e giderken steteskopunu götürdüğüne emin misin?” diye sormuş. Sena hatırlamaya çalışmış ama götürüp götürmediğinden emin olamamış.
O gece Sena çok üzülmüş. En sevdiği oyuncağını kaybettiği için kendisini çok kötü hissediyormuş. Annesi onu rahatlatmaya çalışsa da Sena’nın üzüntüsü bir türlü geçmemiş. Annesi de “Senacığım, şimdi uyku vaktin geldi. Çok üzüldüğünü biliyorum tatlım ama uyumalısın. Yarın tekrar oyuncağını birlikte ararız.” Deyince yatağına gidip oyuncağını nereye koyduğunu düşünürken uykuya dalmış.
Sabah uyandığında hala oyuncağını düşünüyormuş. Annesi ve babasıyla birlikte kahvaltısını yapmış. Babası da evin her yerine bakmış ama oyuncağını bir türlü bulamıyormuş. Tam o sırada kapı çalmış. Annesi kapıyı açmak için gitmiş. Gelen, Sena’nın bir diğer arkadaşı Keremmiş. “Kader Teyzeciğim, geçen gün bizim eve geldiğinizde Sena oyuncaklarını da getirmişti. Ben akşam kendi oyuncaklarımın içerisinde bunu gördüm ve Sena’nın olduğunu anladım ve size getirmek istedim.” Diyerek steteskopu göstermiş. Sena sesleri duyunca hemen kapıya koşmuş. Steteskopunu getiren Kerem’e teşekkür etmiş ve sıkıca sarılmış.
O günden sonra Sena, oyuncaklarına sahip çıkması gerektiğini anlamış. Gittiği yerlerde eşyalarını unutmamak için tek tek kontrol etmeyi öğrenmiş. Anne ve babasından da sorumsuz davrandığı için özür dilemiş.
Bu metin kocamanbisite.com için özel olarak yazılmıştır. Ticari maksat taşıyan tüm diğer dijital ortamlar ve basılı mecralarda kullanımı, kopyası, atıfı yasaktır. Eğitim maksatlı kullanım için her bir içeriğe yönelik izin alınması zorunludur. İzinsiz kopyalamanın tespiti durumunda uyarı verilmeksizin hukuki yollara başvurulacaktır.