Masalı doğrudan bu sayfa üzerinden veya kanalımıza giderek YouTube üzerinden çocuğuna dinletebilirsin.
Bir varmış bir yokmuş. Havanın çok kötü olduğu dönemlerde, dağ ile bulut birbirleriyle sürekli kavga etmeye başlayan uyumsuz bir çift olmaya başlamış. Dağ sürekli Bulut’ a kızıyor ve neden böyle karamsar olduğunu soruyormuş. Bir gece bulut yine çok üzülmüştü. İçini karartmış deli gibi ağlıyordu. Gözyaşları öyle bir yağmur bırakmıştı ki, yeryüzünü sel basmıştı. Dağ yine öfkelenerek Bulut’ a bağırmaya başladı:
“Bulut, yine ne oldu, neyin var? Yeryüzünün halini görmüyor musun? İnsanlar perişan oldular kaç gündür. Bu gece neden bu kadar çok ağlıyorsun, seni anlamakta zorlanıyorum.” diyerek Bulut’ a kızmış. Bulut’ta:
“Sen beni anlamak istemiyorsun çünkü. Hep bana kızıyorsun. Güzelce sormuyorsun neyin var diye. Hep kalbimi kırıyorsun, üzüyorsun beni. Oysaki ben seni çok seviyorum Dağ.” Bunu duyan Dağ, Bulutun söylediklerini duyunca ona hak vermişti. Bulut uzun zamandır böyleydi ve ona hep kızarak soru soruyordu ve zorla susturmaya çalışıyordu. Bu hiç Dağ’ a göre bir hareket değildi. Dağ, Bulut’ a böyle davrandığı için çok üzülmüştü. O böyle kırıcı davranışları hak etmiyordu çünkü. Herkes Bulut’ un o bembeyaz, pamuk gibi halini çok seviyordu. Ama böyle içini karartıp, mutsuz olduğu zamanlarda gerçekten de çok korkunç oluyordu. Dağ, Bulut’ a dönüp:
“Özür dilerim Bulut. Haklısın, ben bunu fark edememiştim. Bu yaz ayında senin böyle yapmana çok şaşırıyorum, o yüzden bende ne yapacağımı bilemedim. Sen böyle hareket edince elimde olmadan sadece sinirlendim ve püskürttüğüm ateş ile yeryüzüne zarar verdim. Beni biliyorsun, yeryüzüne zarar gelince çok sinirleniyorum. Ve bunu senin yapman beni daha da sinirlendiriyordu. Çünkü sen benim en yakın dostumsun. Herkes bizim ne kadar uyumlu bir dost olduğumuzu biliyor. Yeryüzü de zarar görünce, bu yüzden her şey senin yüzünden diye düşünerek sana kızdım.” Bunları Bulut’ a söylerken gözlerini aşağıya eğmişti. Utanmıştı bu yaptığından. Ama Bulut o böyle yapınca bir anda sakinleşmeye başladı ve hava biraz güzelleşti. Bulut, Dağ’ a:
“Hayır Dağ, benden özür dilemene gerek yok. Düşündüklerin senin yüzünden değil, benim yüzümden. Sen o kadar sormana rağmen sana söylemedim neden böyle üzgün olduğumu.”
“Peki şimdi söyler misin?” dedi Dağ, Bulut’a. Bulut:
“Elbette söylerim güzel dostum. Şimdi biz yaz ayında olduğumuz için aslında bembeyaz, tertemiz ve mutlu olmalıydık. Ama güneş bizimle dalga geçiyor ve oyun oynuyor. Arkamıza saklanıp, yeryüzünü aydınlatmıyor ve o bizim arkamıza saklanınca da bizim canımız acıyor. Sürekli bizi sıcaklığıyla yakmaya çalışıyor. Bu da bizim canımızı acıtıyor. Zaten sadece ben değil, bütün arkadaşlarım da böyle sende görüyor ve biliyorsun. Aralarında en büyükleri ben olduğum için daha çok canım yanıyor ve daha çok zarar veriyorum yeryüzüne. Bende istemiyorum böyle olmasını ama elimde değil. Güneş bir türlü bizim söylediklerimizi dinlemiyor.” Diye söyleyince, dağ o zaman anlamıştı Bulutların neden böyle davrandıklarını. Güneş’e güzel bir ders vermek lazım diye düşündü içinden ve bunu Bulut ile paylaşmak istedi.
“Bulut, bence Güneş’ e güzel bir ders vermeliyiz. Sabah olmasına da zaten az kaldı. Eğer ki Güneş sizin arkanızdan çıkıp, yeryüzünü aydınlatmak isterse bu sefer siz izin vermeyin ona. Çünkü o sizin arkanızdan çıkmayıp, yeryüzüne sıcaklık vermeyince bu sefer de onun canı acıyacaktır. Böyle yaparsak emin ol hatasının farkına varacaktır. Sizde birazcık dayanın Güneş’ in sıcaklığına, olur mu?” Bunları duyan Bulut, o kadar mutlu olmuş ki, canının acısını unutup bir anda bembeyaz olmuş. Onu böyle gören Dağ, onun bu halini gerçekten de özlemiş. Onu böyle gören Bulut:
“Dağ, bu harika bir fikir. Canımın acısından ne yapacağımı bile düşünemedim. Çok teşekkür ederim sana. Bakalım işe yarayacak mı?” demiş gülümseyerek. Dağ’ da ona gülümsemiş ve beraber güneşin uyanmasını beklemişler. Güneş 2 saat sonra uyanmış. Güneş’ i beklerken Dağ’ da uyuyakalmıştı fakat bir anda Güneş’ in bağırma sesleriyle uyanmış.
“Önümden çekil Büyük Bulut, bugün yeryüzüne sıcaklık vermem gerek. Bu gece ağrıdan çok uyuyamadım zaten.” Demiş Güneş, Bulut’ a. Bulut’ta ona:
“Hayır, çıkmayacağız önünden. 1 aydır hep bizimle oyun oynuyor canımızı acıtıyorsun. Birde bu yaz ayında ne kadar temiz ve mutlu olmamız gerekirken bizi hep üzdün. Senin yüzünden hep arkadaşlarımızla kavga ettik. Şimdi biraz da sen öyle kal.” diye söyleyince Güneş, hatasının farkına varmış. Bulutlar onu da çok seviyordu ama bu son yaptığı düşüncesizlik ile herkesi çok üzmüştü. Özellikle büyük Bulut’ un canını çok acıtmıştı. Ama hatasının farkına varan Güneş konuştu:
“Ben nasıl böyle bir düşüncesizlik ettim. Hep sizin canınızı yaktım, üzdüm, ağlattım. Sadece sizinle oyun oynamak istemiştim. Bu kadar üzüleceğinizi bilemedim. Hepinizden çok özür dilerim. Büyük Bulut, gerçekten çok üzgünüm. Ben böyle olacağını düşünemedim.” Güneş bunları söyleyince Bulutlar da üzüldü ama hemen gülümsemeye başladılar. Büyük Bulut ona:
“Peki, artık hatanın farkına vardıysan şimdi önünden çekilebiliriz ve yeryüzünü istediğin kadar ısıtabilirsin. Bizde artık mutlu olduğumuzu yeryüzüne gösterebilelim.” Demiş. Bulutlar hemen Güneş’ in önünden çekilmişler ve Güneş yeryüzünü o kadar güzel ısıtmış, Bulutlar o kadar beyaz görünüyorlarmış ki gökyüzünde, herkes gökyüzünün bu kadar güzel olmasına şaşırmış. Bulutlar bembeyaz, güneş ışıl ışıl. İşte bir yaz ayının olması gerektiği gibiymiş şimdi gökyüzü. Böyle güzel olduklarının bir kere daha farkına varan Bulutlar ve Güneş şu an ki hallerinden oldukça memnunlarmış. Onlar böyle güzel vakit geçirirken Büyük Bulut Dağ’ a dönmüş ve demiş ki:
“Dağ, neden konuşmuyorsun. Bir şey mi oldu yoksa?”
“Hayır Bulut. Seni tekrardan böyle mutlu görmek, beni o kadar mutlu etti ki, sadece seni sabahtan akşama kadar böyle dinlemek istiyorum. Bu halinle çok güzelsin. Yeryüzü senin bu haline alışık.” demiş Dağ. Bulut’ ta cevap vermiş:
“Yeryüzü ve gökyüzü de senin böyle iyi ve güzel olmana alışık. Senin sayende bugün gökyüzünde olan sorunlarımızı arkadaşlarımızla hallettik. Eğer sen olmasaydın belki de yaz boyunca böyle acı çekerek yaşayacaktık. Çok teşekkür ederim sana güzel dostum.”
“Ne demek Bulut. Elbette birbirimize yardımcı olacağız. Biz bu dünyada yeryüzüne gökyüzünü, gökyüzüne de yeryüzünü güzelleştirmek için geldik. Birbirimize yardım edersek ve hatalarımızın farkına varırsak eğer hepimiz çok daha mutlu olacağız. Bizim görevimiz her şeyi güzelleştirmek ve en iyi arkadaşlar olabilmek. Seni böyle görmek beni çok mutlu ediyor.” Demiş Dağ Bulut’ a. Bulut Dağ arkadaşının bu kadar güzel ve iyi olmasını o kadar seviyormuş ki, iyi ki öyle bir arkadaşı varmış. Bulut’ ta şöyle demiş Dağ’ a:
“Benim güzel dostum. Çok güzel konuştun. Bundan sonra her zaman yan yana ve mutlu olacağız. Çünkü biz en iyi dostlarız. Yeryüzü ve gökyüzü her zaman en iyi dost olarak kalacak.” Dağ ve Bulut ondan sonra her zaman mutlu mesut yaşamışlar.
Bu metin kocamanbisite.com için özel olarak yazılmıştır. Ticari maksat taşıyan tüm diğer dijital ortamlar ve basılı mecralarda kullanımı, kopyası, atıfı yasaktır. Eğitim maksatlı kullanım için her bir içeriğe yönelik izin alınması zorunludur. İzinsiz kopyalamanın tespiti durumunda uyarı verilmeksizin hukuki yollara başvurulacaktır.