Handadır handa, bir kara manda,
Üç yüz yaşındaydım evvel zamanda.
Mavi çadır gerilmiş, duydum pazar kurulmuş
Vurdum karıncaya palanı,
Kırk yerinden bağladım kalanı
Sardım sırtına seksen sekiz çuval soğanı,
Vardım pazara.
Vay ne pazar, ne pazar, güzeller üryan gezer.
Kırlangıçlar terzi, köpekler kalaycı, tilkiler tüccar.
Buldum bir köşe, başladım işe.
Soğan, sarımsak satarken,
Terazimin kolu kırıldı, bir güzele bakarken.
Kurbağa kanatlandı, gitti gelin getirmeye.
Gelin çıktı çardağa, çat yerleşti bardağa.
Masaldır bunun adı, dinlemekle çıkar tadı diyen Gülsüm ve Halil bir gün piknik yapmaya, ormana gitmişler. Ballı kaymaklı, sebzeli meyveli, biftekli köfteli tüm gün süren keyifli bir piknikten sonra, yürüyüş yapmak üzere gezinmeye başlamışlar.
Gülsüm ile Halil güle oynaya tepeleri aşarken, şöyle biraz öteden hüngür hüngür ve içli bir ağlama sesi duymuşlar.
Gülsüm meraklanıp sese doğru gitmek istemiş. Halil’i de peşine takıp sesi takip etmiş.
Halil gür sesiyle bağırmış da bağırmış: “Kim var orada! Hey, merhaba, kimsin?”
Karşılık gelmediği gibi ağlama sesi de yakınlaşmış. Gülsüm önündeki çalının dallarını kenara çekince, büyük mü büyük, güzel mi güzel bir çınar ağacı görmüş.
Gülsüm önce şaşırıp sonra gülmüş. Daha önce hiç ağlayan bir ağaç görmemiş çünkü.
Sonra hemen ağaca “Neden ağlıyorsun güzel ağaç?” demiş üzülerek.
Çınar ağacı, ağlamaklı sesiyle Gülsüm’e bakarak, “Etrafın haline bakın! Görmüyor musunuz ne kadar pis! Her yerde bardak, plastik çöpler ve poşetler var! Neden buraya gelip hem keyifli zaman geçirip hem de etrafı pisletiyorsunuz!” demiş.
Sonra Gülsüm’ün cevap vermesine fırsat vermeden devam etmiş: “Bu kadarı olsa yine iyi! Kocaman bi’ ağacım diye, her gelen dallarımı kesip yakıyor. Artık kesilen dalları iyileştirecek gücüm kalmadı!” diyerek hüngür hüngür ağlamış.
Bu durum karşısında ne yapacaklarını bilemeyen Gülsüm ve Halil, ağlayan çınar ağacına yardımcı olmak için onu teselli etmeye çalışmışlar. Türlü dil dökmüşler ama hiç fayda etmemiş. Çünkü en son pikniğe gelen ailelerden birisi tam da çınar ağacının dibinde ateş yakmışlar ve piknikten sonra söndürmeden gitmişler. Çınar ağacı tam 4 gün boyunca zehirli duman solumak zorunda kalmış. Ağaç artık o kadar güçsüz düşmüş ki, kesilen dallarının yerine yenilerini çıkaramıyormuş.
Çınar ağacı, ağlayarak yaşadıklarını anlatırken Gülsüm’ün aklına bir çözüm gelmiş. Ağaca dönüp “Sana söz veriyorum bu meseleyi çözeceğim!” diyerek, Halil’i de alıp şehre dönmüş.
Kırtasiyelerden büyük kartonlar ve çubuklar almışlar. Renkli renkli kalemlerle büyük kartonların üzerine “Ağaçların yakınında ateş yakmak yasaktır!” - “Doğamızı temiz tutalım, çöplerimizi çöpe atalım!” gibi uyarılar yazmışlar ve ağacın yanına gitmişler.
Gülsüm, heyecanla elindeki kartonları ağaca göstermiş. Ağaç başta insanların sorumlu davranabileceğine inanmak istemese de en azından denemek istemiş.
Gülsüm ile Halil, hazırladıkları 50 kadar uyarı kartonunu dört bir yana asmışlar. Etrafı da bir güzel temizleyip, çınar ağacının yaralı dallarını iyileştirmişler.
Çınar ağacı, Gülsüm ve Halil’e teşekkür edip, onlara daha çok yeşermek için elinden geleni yapacağına söz vermiş.
Masal bu ya, Gülsüm ile Halil insanların doğayı kirletip kirletmediğini görmek için sonraki sene ağaçlar çiçek açınca kontrole gitmişler.
Tam da piknik sezonunun açıldığı, herkesin doğaya koşuşturduğu vakitler.
Gülsüm ile Halil, ağacın daha çok zarar görmüş olabileceği korkusuyla bütün yolu tedirginlik içinde gitmişler.
Gittiklerinde ise gördüklerine inanamışlar. Her taraf yemyeşil, ateşler korumalı, yerlerde çöp olmadığı gibi, çınar ağacı da heybetli gövdesine yaraşır yem yemiş yapraklı dallarıyla güle oynaya dibinde oturan çocuklara masal anlatıyormuş.
Bu masal da burada bitiyormuş. Gülsüm’le Halil, ermiş muradına, biz çıkalım kerevetine…
Bu metin kocamanbisite.com için özel olarak yazılmıştır. Ticari maksat taşıyan tüm diğer dijital ortamlar ve basılı mecralarda kullanımı, kopyası, atıfı yasaktır. Eğitim maksatlı kullanım için her bir içeriğe yönelik izin alınması zorunludur. İzinsiz kopyalamanın tespiti durumunda uyarı verilmeksizin hukuki yollara başvurulacaktır.