Bir varmış, bir yokmuş. Ülkemizin güzel şehirlerinden birinde Ahmet adında bir çocuk yaşarmış.
Ahmet ailesini, arkadaşlarını ve yaşadığı yeri çok seven akıllı mı akıllı bir çocukmuş. En sevdiği arkadaşı Zeki ile ve ailesiyle oyunlar oynar, ailesinden izin aldıktan sonra kedi, köpek ve diğer hayvanları sever, günlerini musmutlu bir şekilde geçirir gidermiş.
Bir gün babası ona güneş gibi pasparlak sarı renkli, kocaman bir oyuncak kamyon almış. Ahmet bu kamyonu çok sevmiş ve onunla hep oynamaya başlamış. Aradan günler geçmiş, Ahmet’in aklına güzel bir fikir gelmiş. Ahmet, karıncaları izlemeyi ve onların neler yaptıklarını anlamaya çalışmayı çok seven bir çocukmuş. Tabii ki zarar görmemek ve yanlışlıkla onlara zarar vermemek için onlara dokunmuyormuş, fakat uzaktan izlemeyi çok seviyormuş. Aklına, yakınında hiç toprak olmayan karınca yuvasının yanına, sarı oyuncak kamyonetini kullanarak toprak getirmek gelmiş. Böylece karıncalara, yuvalarını yapmaları konusunda yardım edebilecekmiş.
Ahmet bahçeye inmiş, yakınında hiç toprak olmayan bir karınca yuvası bulmuş ve başlamış çalışmaya. Sarı kamyonetini toprak ile doldurarak gelip toprağı karıncaların yakınına bırakıyormuş. Onların çok çalışkan ve çok akıllı olmaları Ahmet’i mutlu ediyormuş. Fakat çok uzun bir süre boyunca toprağı taşıdığı için biraz yorulmuş ve dinlenmek için oturmuş. Ahmet otururken, onun yorgun olduğunu anlayan arkadaşı Zeki gelmiş. İsterse toprak taşıma konusunda ona seve seve yardım edebileceğini, eğer bir ekip olurlarsa birlikte çok daha kolay taşıyabileceklerini söylemiş. Fakat Ahmet, yeni kamyonetini arkadaşı Zeki ile paylaşmak istemediği için onun yardımını “Hayır, yardıma ihtiyacım yok.” diyerek reddetmiş. Zeki buna çok üzülmüş ve eve gitmiş.
Aradan günler geçmiş, Zeki’yi bahçede otururken gören Ahmet onun yanına gitmiş. Onunla konuşmuş ve oyun oynamaya davet etmiş, fakat Zeki kabul etmemiş. Ahmet en yakın arkadaşının onunla oyun oynamak istememesine şaşırmış ve üzülmüş. Evine gittiğinde babasına yaşananları anlatmış. Babası yaşananları dinlemiş ve düşünmüş. Ona en yakın arkadaşı ile oyuncağını paylaşması gerektiğini, bunun güzel ve doğru bir davranış olduğunu söylemiş. Ahmet gidip Zeki ile konuşmuş ve oyuncağını paylaşmadığı için özür dilemiş. Zeki de onu affetmiş ve sarı kamyon ile birlikte toprak taşımaya başlamışlar. Böyle daha kolay taşındığını fark eden Ahmet, “Evet, gerçekten de paylaşmak güzelmiş.” diye düşünmüş ve her şey tatlıya bağlanmış.
Bu metin kocamanbisite.com için özel olarak yazılmıştır. Ticari maksat taşıyan tüm diğer dijital ortamlar ve basılı mecralarda kullanımı, kopyası, atıfı yasaktır. Eğitim maksatlı kullanım için her bir hikayeye yönelik izin alınması zorunludur.