Bir varmış, bir yokmuş. Upuzun ve yemyeşil dağların ardında, yüksek mi yüksek surlarla çevrili, görkemli bir kale bulunmaktaymış. Bu kalede kral, kraliçe ve oğulları Prens yaşarmış. Kral halkına karşı çok zalim ve acımasızmış. Herkese kötü davranırmış. Onları sürekli çalıştırır, emeklerinin karşılığını tam olarak ve zamanında vermezmiş.
Bu kalenin yakınlarında bir köyde ise, kralın acımasızlığından bitap düşmüş köylüler yaşarmış. Köylülerin giyimine, yiyeceklerine hatta toprağa ne ekeceklerine bile kral karar verirmiş. Bir gün çiftçi Seyit, ormanda gezerken yemyeşil yaprakları olan, masmavi rengi ile cezbedici güzel bir çiçek görmüş. Bu çiçeği kendi çiftliğinde yetiştirmek istediğini düşünmüş fakat kralın izin vermeyeceği aklına gelmiş. Yine de çiçeğin güzelliğine karşı koyamamış ve onu alıp kendi çiftliğindeki toprağa ekmiş.
Aradan zaman geçmiş, kral köyleri gezip kontrol etmesi için oğlu prensi görevlendirmiş. Prens, askerlerini yanına alıp Seyit’in çiftliğine doğru yola koyulmuş. Bir de ne görsün! Babasının asla izin vermeyeceği şekilde, masmavi çiçeklerle dolu kocaman bir çiftlik. Derhal Seyit’i yanına çağırmış ve böyle bir şeye müsaade edemeyeceğini söylemiş. Ve askerlerini çiftlikteki tüm çiçekleri yolup çöpe atmalarını emretmiş. Askerler her ne kadar görkemli çiçeklerin görünüşlerini beğenseler de prensin sözünden çıkamayacaklarını bildikleri için çiçekleri yolmuşlar.
Günler günleri, aylar ayları kovalamış. Zalim kral yataktan çıkamayacak kadar çok hasta olmuş. Prensin babasını iyileştirmek için gitmediği doktor, denemediği şifalı bitki kalmamış. Artık herkes kralın iyileşemeyeceğini düşünmeye başlamış. Bu esnada Seyit, kralın kabul odasının kapısını çalmış. Askerler kapıyı açmış ve Seyit prens ile konuşmaya başlamış. Ona demiş ki: “Prensim, ben zamanında çiftliğine gelip çiçeklerini yolduğunuz çiftçi Seyit. Siz çiftlikten gittikten sonra, evime ektiğim mavi çiçekler ile deneyler yaptım. Bu çiçeğin binbir çeşit hastalığa iyi geldiğini fark ettim. Buyrun deneyin, belki babanıza da iyi gelir.” demiş ve çiçekleri prense uzatmış. Prens çiçekleri almış ve derhal kralın denemesi için kâhyaya haber salmış. Yardımcıları çiçekten çay yapmışlar ve krala içirmişler. Kral içer içmez iyileşmiş ve ayağa kalkmış.
Seyit’in yanına gitmiş ve ona yaptığı her şey için özür dilemiş. İnsanlara kötülük etmenin çok kötü bir şey olduğunu ve kimseye kötü davranmaması gerektiğini bu şekilde öğrenmiş. O günden sonra halkına iyi davranmış. Tüm halk, prens ve kral huzur içinde yaşamışlar.
Bu metin kocamanbisite.com için özel olarak yazılmıştır. Ticari maksat taşıyan tüm diğer dijital ortamlar ve basılı mecralarda kullanımı, kopyası, atıfı yasaktır. Eğitim maksatlı kullanım için her bir hikayeye yönelik izin alınması zorunludur.