Merve kahvaltı etmeyi çok seven uslu ve tatlı bir kız çocuğuydu. Sabah uyanır uyanmaz yüzünü yıkar, dişlerini fırçalar ve üstünü değiştirdiği gibi kahvaltıya koşardı. O gün kahvaltıyı hazırlarken anne ve ablasına yardım edeceği için çok mutluydu. Özenle, kırmızı çiçeklerle süslenmiş en sevdiği kaselerden birine zeytin koydu ve hemen ardından ablasının kestiği salatalıklardan, domateslerden de başka bir tabağın içine komik şekiller yaptı. Kaseleri ve tabakları masaya koyarken, en sevdiği kahvaltılık olan yumurtayı masada göremedi.
“Yumurta haşlamalıyız!” Diye bağırarak dolaptan yumurtayı çıkarıp fokur fokur kaynatması için yumurtaları annesine verdi. Masada neler mi vardı? Reçel, zeytin, peynir, salatalık, domates, havuç, yumurta daha neler neler.. Domatesin lezzeti bugün her zamankinden daha güzeldi. Salatalık bugün daha suluydu. Ne kadar tatlı, güzel bir gündü bugün. Galiba kahvaltı masasına sevgi kattıkça yiyeceklerin lezzeti de artıyordu sanki…
Yüzündeki kocaman gülümselemer eşliğinle Merve ve ailesi kahvaltıya başladılar.
Lezzetli ve sağlıklı yiyecekler ve hoş bir aile sohbeti sonrası bahçelerinin bir köşesine yaptıkları bostanla ilgilenmek üzere işe koyuldular. Bostanları, kahvaltıda yedikleri salatalık, domates, soğan, maydonoz ve çilek gibi bir sürü meyve sebzeleri yetiştirdikleri küçük ama harika bir alandı. Bu bostan sayesinde kahvaltıda yedikleri yiyecekleri marketten almalarına gerek kalmayacak, kendi bahçelerinden toplayabileceklerdi.
Merve ve ablası yetiştirdikleri sebzeleri kontrol edeceklerdi. Merve ve ablası birlikte çilek, maydonoz ve domatesleri kendi başlarına ekmişlerdi bostana. Merve bir de baktı ki, filizlenen çilek fidanları çoktan meyve vermeye başlamıştı! Yani kahvaltıda ya da öğle arasında yediği domatesler gibi çok yakında çilekleri de yiyebilecekti.
Ablası Merve’ye bakarak gülümseyip “evet kardeş çilekler birkaç gün içinde yenmeye hazır olacak ve tadı da markettilerken bin kat daha güzel olacak” dedi. Evet gerçekten de bugün kahvaltıda yediği her şey çok lezzetliydi. Demek lezzetli sebzelerin meyvelerin sebebi bizim bostanımızmış diye düşündü.
Sonra akşam yemeği için ablası patlıcan toplamaya başladı. Patlıcanlar bile büyümüş. Toprak ne kadar zengin, sihir gibi bir şey diye düşündü. Halbuki iki yıl öncesine kadar Merve, meyve ve sebzelerin markette yetiştiğini düşünüyordu. Ablası bunu hatırlayınca gülümsedi. ‘’Bahçeli bir evde oturmamız ne kadar güzel değil mi bu güzel doğadan daha öğrenecek ne çok şeyimiz var ‘’ dedi.
Gülümseyip birbirlerine sarılıp sepetteki sebzelerle evlerine doğru yürüdüler. Sağlıklı ve mutlu hayatlarında Merve hep kendi bostanında sebze ve meyveler yetiştirip sağlıklı beslenmek için kendine söz verdi…
Bu metin kocamanbisite.com için özel olarak yazılmıştır. Ticari maksat taşıyan tüm diğer dijital ortamlar ve basılı mecralarda kullanımı, kopyası, atıfı yasaktır. Eğitim maksatlı kullanım için her bir hikayeye yönelik izin alınması zorunludur.