Kategori
Prens ve Prenses Hikayeleri
Unsur
Cesaret, dostluk ve adalet
Yayınlanma Tarihi
18/8/2025
Yazar
Kocaman Bi' Hikayeci
Üyelere Özel İçerikler Yolda
Kocaman Bi' Site, yalnızca kullanıcılar için özel olarak sunulacak yayınlara başlıyor! Hemen kayıt ol ve şimdiden yerini kap. Beta süreci yalnızca ilk 500 kullanıcı ile yapılacaktır.
Topluluğun Bir Parçası Ol!
Güneş, yeşilin binbir tonuyla süslü Yeşilşehir kasabasının üzerinde usul usul yükselirken, pencereden içeri süzülen sabah ışıkları, evlerin duvarlarını altın rengine boyuyordu. Kasabanın sokaklarında, ilkbaharın taze esintisinin hâlâ izlerini taşıyan nemli toprak kokusu hâkimdi. 2023 yılının sıcak ve umut dolu bir yaz sabahında gerçekleşen bu hikaye, sıradan hayatın içinde saklı mucizeleri gözler önüne seriyordu. Zamanın akışı yavaş, ama kararlı adımlarla ilerlerken, Yeşilşehir'in dar sokakları ve rengarenk evleri, sadece mimari birer yapı değil, aynı zamanda insan hikayelerinin, dostlukların ve derslerin mekânıydı. Bu mekanın köşesinde, 11 yaşındaki Emir, eski bir aile arabasının gösterdiği anılara ve gelecek umutlarına dair hayaller kuruyordu. Emir, her sabah annesi ve babasının yanında, mahallenin kenarındaki küçük garajdan çıkan, yaşını andırmayan bir umut ve heyecanla güne başlamıştı. Bu sabah, kasabanın meydanında asılı duran el ilanlarına bakarken, yerel yönetimin düzenlediği genç sürücüler yarışı ilanını fark etti. Yıllardır güvenle tercih edilen, fakat şimdi eskimeye yüz tutan aile arabasının tamir gören ustası Mustafa Amca’nın atölyesinden yayılan duman ve sıcaklığın kokusu, kasabanın tarihine dair ipuçlarını barındırıyordu.
Yeşilşehir, yüzyıllardır süregelen geleneklerin modern yaşamla harmanlandığı bir yerdi. Okul sonrası sokaklarda koşturan çocuklar, evlerin penceresinden sızan kahkahaların arasında sevgi, saygı, dürüstlük gibi değerlerin birbirine karıştığını, yaşlıların ise deneyimlerini gençlere aktarmak için gönül verdiklerini anlatırdı. Emir’in dünyası da tam böyle bir gerçeklik üzerine kuruluydu; her bir köşe, her bir göz teması, yaşamın anlamlı bir parçasıydı. Emir, kasabanın tarihini anlatan eski kitaplardan, Mustafa Amca’nın atölyesinde tekrar şekillenen hikayelere kadar pek çok kaynaktan besleniyor, her yeni günün getirdiği sırları keşfetmeye hevesliydi. Arkadaşları Asya ve Baran ile birlikte, mahalle meydanında buluşur, oyunlar oynar, hayaller kurarlardı. Ancak bu sabah, ilanların getirdiği yarış düzenlemesi, onları daha önce hiç denemedikleri bir maceranın eşiğine getirmişti. Yarışın sadece hızla ilgili olmadığı, aynı zamanda sabır, strateji ve ekip çalışması gerektiren bir deneyim olacağı söyleniyordu.
Günün ilerleyen saatlerinde, kasabanın eski taş kaldırımlı caddelerinde yürürken, Emir, yaşadığı herkesin birbirine kenetlendiği bu gerçek yaşam sahnesinde önemli dersler aldığını fark etti. Şehrin merkezindeki tarihi saat kulesi, her vuruşunda zamanı adeta yeniden düzenler, geçmiş ile geleceği bir arada yaşama imkânı sunardı. Burada, tarih ve modernlik iç içe geçiyordu. Zaman dilimini somutlaştıran bu mekan, Emir’in macerasının da başlangıcını simgeliyordu. Arabaların geçiş sesleri arasında, eski ve yeni kuşakların hikayeleri yankılanıyordu; babasının gençliğinde katıldığı sürüş deneyimlerinden, annesinin her şiirinde gizlediği umut dolu dizelere kadar pek çok öykü, bu kasabada harmanlanmıştı. Emir, Mustafa Amca’nın atölyesinin önünden geçerken, tamir edilen aile arabasının eskisinden farklı, üzerinde geçmişin izlerini taşıyan ama geleceğe dair umut veren haliyle adeta bir bilmeceye dönüşmüş gibiydi.
Atölyenin kapısından yayılan iştah açıcı mekanik sesleri ve çalışmanın titizliği, her bir detayın ne kadar önemli olduğunu hatırlatıyordu. Mütevazı, ama her daim destekleyici olan bu mekan, Emir için bir ilham kaynağıydı. Çünkü burada zanaatkârın emeğiyle, zorlukların üstesinden gelebileceğin gerçeği işlenmişti. Emir, bu mekan sayesinde her şeyin bir amacının, her çabanın karşılığının olduğuna inanmaya başlamıştı. Sadece yarışa hazırlanmak değil, aynı zamanda hayatın her alanında karşılaşılan zorluklara karşı nasıl direneceğini de öğreniyordu. O gün, kasabanın genelinde yayılan sıcaklık ve canlılık, Emir ve arkadaşlarının içindeki yavaş yavaş büyüyen heyecanı daha da perçinlemişti.
Bu sabah, sadece yarış ilanının verdiği heyecandan değil, aynı zamanda yaşamın sunduğu güzelliklerden de ilham alan Emir, içindeki merakı ve keşfetme arzusu ile doluydu. Atölyeden yayılan mekanik sesler, kapalı pencereden süzülen rüzgarın hışırtısı ve kasabanın duvarlarına işlenen geçmişin izleri, onun aklını ve kalbini dolduruyordu. Emir, yarının getireceği belirsizliklere inat, bugünün anlarını daha canlı yaşamaya kararlıydı. Ve işte, bu sıradan sabah, zamanı ve mekanı aşan büyük bir maceranın ilk adımı olarak hafızalara kazınacaktı.
Yapay zeka destekli hikaye oluşturucumuzu denedin mi?
Hemen Test Et![]()
Emir’in kalbinde hızla büyüyen macera arzusu, onu yarışı detaylandıran ilanın izini sürmeye itti. Mahallede dolaşan söylentilere göre, genç sürücüler yarışı sadece bir araba yarışı olarak değil, aynı zamanda akıl, cesaret ve ekip çalışmasının sınandığı bir sınav olarak düzenleniyordu. Yarışın yapılacağı yer, kasabanın biraz dışında, eski demiryolu hatlarının izlerini taşıyan geniş bir alandı. Burada altın sarısı buğday tarlalarının arasında, geçmişin izlerini hala taşıyan demiryolu istasyon kalıntıları, zamanın ne kadar değişse de insan ruhunun değişmediğini simgelercesine yer alıyordu. Yarış günü yaklaşırken, Emir’in içinde hem heyecan hem de korku karışımı duygular hakim olmuştu. Çünkü bu yarış, diğer çocuklardan farklı olarak, sadece hız ve beceri değil, aynı zamanda sorumluluk ve kararlılığın da ölçüldüğü bir sınavdı.
Emir, bu macerada yalnız olmadığını çok iyi biliyordu. Okulda en yakın arkadaşı Asya, her zaman ona destek olmuş, zorluklar karşısında soğukkanlı kalabilmeyi öğretmişti. Asya’nın keskin zekası ve stratejik düşünebilme yeteneği, Emir’in cesaretini pekiştiriyor; Baran ise, fiziksel gücü ve ince düşünen yapısıyla onlara moral veriyordu. Üçü birlikte, hayatın getirdiği zorluklara karşı koyacaklarına inanıyor, her adımlarının ardında öğrenilecek önemli dersler olduğunu hissediyorlardı. Yarış ilanında yer alan şartların ötesinde, yarışa katılan her gencin kendi sınırlarını aşabilmesi, zorluklardan ders çıkarabilmesi ve en önemlisi cesur olabilmesi hedefleniyordu.
Yarış hazırlıkları sürecinde, kasabanın en deneyimli tamircilerinden biri olan Mustafa Amca’nın desteği büyük önem taşıyordu. Mustafa Amca, gençlerin heyecanıyla ve umutuyla dolu bakışlarını görünce, onlara yardım etmekten büyük bir mutluluk duyuyordu. Atölyesinde, eskiden parlak olan ama şimdi zamanın etkisini taşıyan arabalar, tekrar umut ateşiyle canlandırılıyordu. Emir ve arkadaşları, atölyenin köşesine yerleştirilmiş eski bir model araba üzerinde çalışırken, her bir somut detayın ne kadar değerli olduğunu öğreniyordu. Arabanın her dişi, her vidası özenle kontrol ediliyor; mekanik bir ritim gibi, tam anlamıyla bir özen ve dikkatle ele alınıyordu.
Yarış gününe kadar her gün, sabahın erken saatlerinden itibaren Atölye Mustafa Amca’da yoğun çalışmalar yaşanıyordu. Emir, sadece arabayı değil, aynı zamanda kendi yeteneklerini de geliştirebilmek için gösterdiği azimle dikkat çekiyordu. Her yeni gün, birlikte geçirilen saatler, öğrenilen yeni bilgiler ve kazanılan tecrübeler, onun karakterini şekillendiriyordu. Bu süreçte, küçük ama önemli ayrıntılar; bir aracın düzenli bakımı, dikkatli bir gözlem ve disiplinle hayatın her alanındaki başarıya ulaşmanın anahtarlarıydı. Asya, yarış sırasında tam stratejiyi belirlemek için hikayelerle zenginleştirilmiş eski bir haritayı incelerken, Baran ise güç ve çevikliğini gösteren antrenmanları yaparak, yarış pistinde rekabetin adaletli ve heyecan verici olacağının garantisini veriyordu.
Ancak her macerada olduğu gibi, bu süreçte de küçük anlaşmazlıklar ve zorluklar yaşandı. Mahalledeki bazı çocuklar, yarışın sadece popülerlik ve gösterişten ibaret olduğuna inanıyor, gerçek anlamda bir öğrenme aracı haline gelmesinde şüphe duyuyordu. Bu durum, zaman zaman grup içinde fikir ayrılıklarına neden oluyordu. Emir, bu anlaşmazlıkları uzlaşma ve empati ile çözmek adına elinden geleni yapıyor, arkadaşlarına her zaman dürüstlük ve adaletin önemini hatırlatıyordu. Çatışmalar, oyunun doğal bir parçası olarak görülüyor, her biri de önemli bir yaşam dersinin kapısını aralıyordu.
İşte tüm bu hazırlık süreci, sabrın, azmin ve inancın gerçek bir göstergesi haline gelmişti. Emir, sadece bir yarışa katılmanın ötesinde, yaşamının her anında karşılaştığı zorlukların üstesinden gelebilmenin yollarını öğreniyordu. Bu süreçte, eski demiryolu hattının hemen yanında yer alan, geçmişin izlerini taşıyan o geniş alanda yapılacak yarış, onun için geleceğe atılacak bir adım gibiydi. Hem kişisel hem de takım olarak, her yeni deneyimin, hayatlarında kalıcı bir iz bırakacağına inanan gençler, yavaş yavaş hayalleriyle gerçeği birleştirmeye başlamıştı.
![]()
Yarış günü yaklaştıkça, Yeşilşehir kasabasında her yer hazırlıklara başlamıştı. Sabahın erken saatlerinde, geniş alanda kurulan geçici pistin etrafı, renkli bayraklar, el ilanları ve heyecan dolu ailelerin, komşuların sesleriyle dolup taşmıştı. Eski demiryolu istasyonunun kalıntıları arasında kurulan bu alan, zamanın izlerini taşıyan tarihi dokusuyla yarışa ayrı bir ciddiyet katıyordu. Yarışa katılacak çocukların aileleri de, gençlerin bu anlamlı deneyimini desteklemek için oradaydı. Emir, Asya ve Baran, yarış pistinde son hazırlıklarını yaparken duygularını kontrol etmekte zorlanıyor, her biri içten içe büyük sorumlulukların farkına varıyordu. Çünkü bu yarış, onlar için sadece hız ölçümü değil, aynı zamanda kendilerini aşma, takım olma ve en önemlisi, birlikte başarma mücadelesiydi.
Pistin başlangıç çizgisi önünde toplanan gençler, birbirlerine destek olma sözü veriyor, gözlerinde hem heyecan hem de kararlılık parıldıyordu. Emir, babasından dinlediği eski yarış hikayelerini hatırlayarak, bu büyük günün sadece rekabetin değil, aynı zamanda dayanışmanın da kazanılacağına inandı. Yarışa katılacak her çocuk, kendi geçmişinden, aile değerlerinden ve dostluklarından güç alarak bu zorlu sınavda yer alacaktı. Yarış pistinde, zemine düzgün yerleştirilen işaretler, her adımın ne kadar dikkat gerektirdiğini simgeliyordu. Çocuklar için arenaya dönüştürülen bu alan, aslında gerçek hayatın kendisine dair küçük bir yansımasıydı; adaletin, dürüstlüğün ve birlikte çalışmanın önemini anlatan bir laboratuvar gibiydi.
Yarışın başlamasından hemen önce, Mustafa Amca gençlere son bir uyarıda bulundu. Onların yalnızca arabalarını değil, aynı zamanda hayatlarını da doğru kullanmaları gerektiğini, her zaman sabırlı, dikkatli ve adil olmaları gerektiğini vurguladı. Bu sözler, Emir’in yüreğinde derin izler bırakmıştı. Çünkü o, bu yarışın her aşamasında öğrenilmesi gereken paha biçilmez dersler barındırdığını hissediyordu. Yarışın başlamasıyla birlikte, arabaların motor sesi ve gençlerin coşkulu tezahüratları havayı doldurdu. Yarış pistindeki heyecan, katılımcıların her birine ayrı bir özgüven aşılıyor, onları kendi sınırlarını zorlamaya itiyordu.
Yarışın ilk turu, düşünce ve stratejinin ne kadar önemli olduğunu gösteren bir prova niteliğindeydi. Emir, pit stop sırasında araçla ilgili sıkıntılar yaşasa da, panik yapmadan çözüm üretebilmek için yanındaki arkadaşlarına güveniyor, onların yardımlarıyla her sorunu adım adım aşmaya çalışıyordu. Asya, pist kenarında çizdiği güzergah haritasıyla takımın koordine hareket etmesini sağlarken, Baran da fiziksel gücünü ve çevikliğini ortaya koyarak, rakip takımlara gözdağı veriyordu. Ancak her şey planlandığı gibi gitmiyor, beklenmedik teknik bir arıza, yarışın akışını değiştirecek bir duruma yol açıyordu. Yarışın ortasında, eski ağaçların gölgelerinde saklı kalan, tozlu patikanın çıkışı gibi, çocukların karşısına çıkan bu zorluk, onların takım ruhunu ve adaptasyon yeteneklerini sınadı.
Emir, yarış sırasında yaşanan bu teknik aksaklığı fırsata çevirmeyi başardı. Arabasının motorundaki küçük bir sorunu fark ettiğinde, paniklemeden önceki edindiği tecrübeler sayesinde durumu hemen değerlendirdi. Yanındaki arkadaşlarının hızlı müdahalesiyle, küçük bir düzelme anı yaşandı. Bu olay, hem ekibin hem de diğer yarışmacıların gözünde güven ve saygı uyandırdı. Artık yarış, sadece bir spor organizasyonu olmaktan çıkmış, hayatın getirdiği zorluklar karşısında birlikte hareket etmenin ne kadar hayati olduğunu gösteren gerçek bir sınava dönüşmüştü. İzleyiciler, gençlerin bu soğukkanlılığını ve dayanışma içinde hareket edişini büyük bir hayranlıkla izliyordu.
Yarışın ilerleyen turlarında, çocuklar arasındaki rekabet giderek kızışsa da, aralarındaki dostluk bağları daha da güçlendi. Her biri, rakiplerine karşı öyle bir performans sergiledi ki, sadece madalyaların değil, yaşamın her alanında adil olmanın simgesi haline geldiler. Yarış bitiminde, tüm çocuklar birbirlerini tebrik ederek, hem kazanılan başarıyı hem de yaşanan dersleri sımsıkı benimsediler. İstanbul’dan Anadolu’nun dört bir yanından gelen misafir ebeveynler de, gençlerin bu üstün dayanışması ve azmi karşısında duygulandılar. Böylece, sadece bir yarışın değil, hayatın her alanında birlikte çalışmanın ve birbirine destek olmanın önemini pekiştiren anlamlı bir gün sona erdi.
![]()
Yarışın son turlarına girildiği o kritik anlarda, Yeşilşehir’in geniş pistinde adaletin, cesaretin ve ekip çalışmasının en güzel örnekleri sergileniyordu. Gençlerin arabaları, pistin kıvrımlarında ve düz kesitlerinde adeta bir dans ediyormuşçasına ilerlerken, her birinin yüzünde tarihi mirasa saygı ve geleceğe dair umut karışımı ifadesi belirmişti. Emir’in gözlerinde, kazanılan tecrübelerin ve yaşanan zorlukların izleri saklıydı; her nefeste, sadece hızın değil, zekanın ve stratejinin ön plana çıktığı bir mücadele veriliyordu. Yarış pistinde, her tura dair yeni planlar, her an için alınan kararlar gençlerin kalplerinde derin izler bırakmıştı. Fakat bu mücadele, sadece yarışı kazanmak için değil, aynı zamanda ileriye dair sorumluluklarını da en iyi şekilde yerine getirmek için alınan bir meydan okumaydı.
Yarışın üçüncü turu, çocukların birlikte hareket etme becerisinin ne kadar hayati olduğunu ortaya koydu. Yarış pistinde beklenmedik bir yağmur damlasının serinliği, havanın ani değişimi ve pistin ıslaklığı, genç sürücüleri daha da dikkatli olmaya zorlamıştı. Emir, motorun ve frenlerin sesini yakından dinleyerek, ekibinin her an destek olmasını sağladı. Asya, stratejik hamleleriyle pistin kayganlığına karşı alınan riskleri minimuma indirirken, Baran da ani engellere karşı çevikliğini konuşturdu. Deneme yanılma ve takım içindeki sinerji, yarışın bu bölümünde onların en büyük silahı haline gelmişti. Her adım, birlikte alınan kararlarla, birbirlerinin yeteneklerine duyulan güvenle destekleniyordu.
Yağmurun getirdiği ekstra zorluk, küçük yarışmacılara hayatın ne kadar öngörülemez olduğunu hatırlatıyordu. Ancak bu durum, onların yılmamasını ve her koşulda el birliğiyle hareket etmelerini sağladı. Pist kenarındaki seyirciler, yavaş yavaş bir anda nefeslerini tutup, gençlerin soğukkanlılık ve takım ruhunu hayranlıkla izliyordu. Her köşe virajında, her ani fren anında, hayatın gerçek mücadelelerinden ilham alan bu çocuklar, küçük bir kahramanlık destanına imza atıyordu. Mükemmel bir uyumla hareket eden bu takım, en beklenmedik engellerin üstesinden gelebilmenin ne demek olduğunu tüm izleyicilere gösteriyordu. Bu aşamada, sadece mekanik beceriler değil, aynı zamanda yürekten gelen bir inanç, empati ve yardımseverlik devreye girmişti.
Yarışın son turuna doğru yaklaşırken, çocukların yüzlerinde sadece başarıya değil, aynı zamanda öğrendikleri derslere dair de derin bir memnuniyet ifadesi belirmişti. Emir, araçtan inip pistin kenarında durduğunda, geçmiş turların getirmiş olduğu stresi ve yoğunluğu arkada bırakıp, arkadaşlarına saran sıcak dostluğu hissedebiliyordu. O an, yarışın kazanılmasından ziyade, birlikte geçirilen zamanın, alınan derslerin ve kazandıkları değerlerin ne kadar kıymetli olduğunu idrak etmişti. Yöneticiler tarafından yapılan açıklamalarda, sadece en hızlı olanın değil, aynı zamanda en adil, en dürüst ve en yardımlaşan takımın ödüllendirileceği belirtildiğinde, gençler arasında heyecan doruğa çıktı. Artık onlar, sadece bir yarışın galipleri değil, aynı zamanda gerçek hayatta karşılaşılacak tüm zorluklara karşı kenetlenmiş yüreklerdi.
Son düdüğün çalmasıyla birlikte, pistteki rekabet yerini sevinç ve gurura bıraktı. Yarışı tamamlayan her bir çocuk, birbirlerini sımsıkı kucaklayarak, paylaştıkları bu büyük maceranın bitmediğini, aksine hayatın her anında yan yana ilerlemenin ne kadar önemli olduğunu gözler önüne serdi. O an, kazanılan madalyalardan ve alınan tezahüratlardan çok, birlikte geçirilen zamanın ve kazanılan dostlukların daha değerli olduğunun altı çizilmişti. Yeşilşehir'in tarihi dokusuna sahip pist, artık sadece bir yarış alanı değil, aynı zamanda genç neslin öğrenmek için çıktığı bir yol, bir serüven haline gelmişti. Her bir adım, her bir dönemeç, onların yaşamlarında unutulmaz bir ders olarak yerini aldı. Böylece, yarışın son turu, bir zaferin ötesinde, hayatın ta kendisine dair derin mesajlar içeren, anlam dolu bir kapanışa dönüşmüştü.
![]()
Yarış gününün son ışıkları, Yeşilşehir kasabasının dar sokaklarına ve eski evlerine yavaşça veda ederken, gençlerin kalplerinde derin bir huzur ve tatmin duygusu yerleştirdi. Artık her biri, hayatın karmaşık ve zorlu yollarında yanında taşıyacakları değerli deneyimlerle vedalaşırken, öğrendikleri dersler ve edindikleri karakterle geleceğe emin adımlarla bakmaya başlamıştı. Emir, Asya ve Baran, yalnızca bir yarışın değil, yaşamın gerçek anlamını kavrayarak, adalet, dürüstlük, sorumluluk ve dostluğun önemini derinlemesine öğrenmişlerdi. Günün sonunda, yarış pistinde yaşananlar, kasaba halkının da ortak hafızasında yer etmiş; Mustafa Amca’nın atölyesinden yükselen mekanik sesler, kasabanın taş duvarlarına, sokağa ve tarihi saat kulesinin tik taklarına yansımıştı.
Yarışın ardından düzenlenen küçük tören, basit bir kutlamanın ötesinde, hayatın değer verilen anlarının ve birlikte başarmanın coşkusunu yansıtıyordu. Her genç, yalnızca hız ve beceriyi değil, aynı zamanda her zorlukta birbirine destek olmanın ve duygularını paylaşmanın önemini anımsamıştı. Kasabanın meydanındaki eski banka oturmuş, gün batımını izlerken, ufukta beliren turuncu ve pembe renkler, yaşamın her anında barındırdığı umutları ve yeni başlangıçları simgeliyordu. O sıcak akşamüstü, çocuklar arasında söylenen son sözler, yürekten gelen bir mesajla, ‘Her zorluk aşılabilir, dostlukla güzelleşir’ mottosunu yankılandırıyordu.
Günün sona ermesiyle birlikte, her aile geceyi evlerinde geçirmeye hazırlanırken, Yeşilşehir’in sokakları, geçirilen maceranın izlerini saklarken; gençler de gelecekte karşılaşacakları yeni zorluklar için daha donanımlı, daha bilinçli ve daha umutlu birer birey olarak hayatlarına devam etmeye karar verdiler. Emir, o akşam evine dönerken, babasının ona öğrettiği sözleri ve Mustafa Amca’nın atölyesinde dinlediği ilham verici hikayeleri düşündü. Bu anılar, onun için bir ömür boyu unutulmayacak değerler haline gelecekti.
Sonuçta, bu macera, tek bir yarışın ötesinde, küçük kalplerde büyük umutlar yeşertmiş, hayata dair samimi ve gerçek dersler bırakmıştı. Hem rakiplerine hem de dostlarına duyduğu saygı, gelecekte onun yolunu aydınlatacak en kıymetli hazinelerden biri olmuştu. Bu hikaye, Yeşilşehir sokaklarında yankılanacak, nesilden nesile aktarılacak sıcak ve gerçek bir yaşam öyküsü olarak hafızalara kazınacaktı. Ve belki de en önemlisi, bu sırlarla dolu macera, her bir gencin kalbinde var olan cesaret, azim ve dostluk duygusunu bir kez daha pekiştirmiş, onlara hayatı dolu dolu yaşamaları için ilham vermişti.
Copyright Uyarısı
Bu metin kocamanbisite.com için özel olarak yazılmıştır. Ticari maksat taşıyan tüm diğer dijital ortamlar ve basılı mecralarda kullanımı, kopyası, atıfı yasaktır. Eğitim maksatlı kullanım için her bir hikayeye yönelik izin alınması zorunludur.