Hasan Ali, küçük ama cesur bir çocuktu. En yakın arkadaşları Şükrü, şişman ve komik bir tavşanı andıran bir çocuk ve Yağmur, zeki ve sakin bir kızdı. Bir gün, köylerinin yakınındaki gizemli Ejderha Dağı'na macera aramaya karar verdiler. 'Ejderha yumurtaları bulursak, köyümüze büyük bir zenginlik getireceğiz!' diye düşünmüştü Hasan Ali. Yola koyuldular. Yol boyunca, gür ormanlardan geçtiler, tehlikeli uçurumlardan atladılar, şırıl şırıl akan nehirleri geçtiler. Şükrü, yol boyunca sürekli şakalar yapıyor ve korkularını komik bir şekilde dile getiriyordu. Yağmur ise, mantıklı çözümler üreterek arkadaşlarını zorluklardan kurtarıyordu. Bir keresinde, devasa bir kaya parçası yolunu kestiğinde, Yağmur, bir ağacın dallarını kullanarak bir çeşit vinç yapmış ve kayayı kaldırmalarına yardımcı olmuştu. Hasan Ali'nin cesareti ve arkadaşlarının desteği sayesinde, hiçbir zorluk onları yolundan alıkoyamadı. Ejderha Dağı'nın eteğine vardıklarında, karanlık ve gizemli bir mağara gördüler. Mağaranın ağzından ürkütücü bir ses geliyordu. Şükrü korkmuştu ama Hasan Ali, 'Korkmayın, arkadaşlarım! Cesur olmalıyız!' dedi. Yağmur derin bir nefes aldı, 'Hazır olduğunuzdan emin olun' dedi. İçlerinden en cesur olan Hasan Ali mağaraya girmeye karar verdi. Karıncaların ve örümceklerin yuvalarından geçtiler. Her an karşınıza çıkabilecek gizemli yaratıkları düşününce tüyleri diken diken oluyordu. Derinlere indikçe, hava daha da soğumaya başladı. Sonunda büyük bir mağaraya ulaştılar. Ortada, üç dev ejderha yumurtası vardı. Yumurtaların üzerinde, parıldayan büyülü işaretler vardı. Hasan Ali, yumurtalara dokunmak istedi ama birden mağaranın derinliklerinden bir ses yankılandı. 'Durun!' diye bağırdı ses. Karanlıktan dev bir ejderha belirdi. Ejderha, korkunç görünüyordu ama gözlerinde öfke değil, üzüntü vardı. 'Bu yumurtalar, yavrularımdır' dedi ejderha. 'Onları korumak zorundayım.' Hasan Ali ve arkadaşları korktular ama cesaretlerini kaybetmediler. Hasan Ali, 'Biz size zarar vermek istemiyoruz' dedi, 'sadece yumurtalarınıza hayran kaldık.' Ejderha, 'Yavrularım için endişeleniyorum. Kötü kalpli insanlar, onlardan kötü amaçlar için faydalanabilirler' dedi. 'Siz, bu yumurtaları korumama yardım edebilir misiniz?' Hasan Ali, 'Elbette!' dedi. 'Arkadaşlarımla birlikte sizi koruyacağız. Bizim köyümüzde herkes birbirine yardım eder. Paylaşmayı ve birlikte çalışmayı öğrenmişizdir'. Bunun üzerine ejderha onlara güvendi. Birlikte, mağaranın girişini kapatan devasa bir kaya parçası buldular ve onu sağlam bir şekilde yerine oturtarak yumurtaları güvende tuttular. Ejderha da onlara teşekkür etti. Onlara köylerine dönmelerini ve hikayeyi kimseye anlatmamalarını söyledi. Hasan Ali ve arkadaşları ejderha yumurtalarını güvende tuttuktan sonra, köylerine geri döndüler. Köylerine döndüklerinde, yaşadıkları macerayı anlattılar ve herkes onların cesaretine hayran kaldı. Hasan Ali, Şükrü ve Yağmur, başardıkları şeyle gurur duyuyorlardı. Artık biliyorlardı ki, cesaret, arkadaşlık ve zeka, her türlü zorluğun üstesinden gelmeye yardımcı oluyordu. Bu macera, onlara sadece arkadaşlığın ne kadar önemli olduğunu değil, aynı zamanda cesaretin ve yardımlaşmanın, her engelin üstesinden gelmek için gerekli olduğunu da öğretmişti. Hikaye, Hasan Ali'nin ve arkadaşlarının cesaretlerinin ve arkadaşlıklarının önemini vurgulayarak mutlu bir sonla sona erdi. Bu macera, çocuklara cesaretin, arkadaşlığın ve yardımlaşmanın her zaman önemini öğretti. Köy halkı, Hasan Ali ve arkadaşlarının cesaretini takdir edip, onları kahraman olarak kutladılar.