Bir varmış, bir yokmuş… Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde... Develer tellal iken pireler berber iken, ben annemin beşiğini tıngır mıngır sallar iken… Çok uzak diyarlarda, dağların tepelerin arkasında bir yerlerde bir köy varmış. Bu köyde yaşayan insanlar çok mutsuzlarmış. Çünkü kimsenin nasıl olduğunu anlamadıkları bir şekilde evlerini fareler basmış. Fareler, evlerin her yerinde atlayıp zıplayıp geziyorlarmış. Köy halkı ne yaptı ne etti ise bir türlü farelerden kurtulamamış. Farelerin birini yakalasalar ötekisi kaçıyormuş. Evini fare basmayan hiç kimse kalmamış. Artık köy fareli köy diye bilinir olmuş.
Köy halkı artık ellerinden bir şey gelmediğini anlayınca bunu muhtara anlatmaya karar vermişler. Muhtar da üzülmüş ve ne yapacağını bilemez bir şekilde günlerce kara kara düşünmüş durmuş.
Bir gün köye bir adam gelmiş. Evlerdeki fareleri görmüş, insanların fareler yüzünden evlerine giremediklerini fark etmiş. Köy halkının çok mutsuz olduğunu anlamış. Köylüleri farelerden kurtarmak için bir şeyler düşünmüş. Tam o sırada aklına bir fikir gelmiş. İçinden “Kavalımla köylüleri farelerden kurtarabilirim. Bunun karşılığında muhtardan da bir kese altın isterim.” diye düşünmüş. Sonra muhtara gidip:
“Eğer bana bir kese altın verirsen köyü farelerden kurtarırım.” demiş.
Muhtar düşünmüş taşınmış. Adamın isteğini kabul etmiş. Ancak gel zaman git zaman, bundan vazgeçmiş. “Köyümüz farelerden eninde sonunda kurtulacaktı, bu yüzden altını adama vermeme gerek yok.” diye düşünmüş. Fakat bundan kavalcının haberi yokmuş.
Bunun üzerine adam eline kavalı almış. Başlamış çalmaya. Kavaldan çıkan sesler öyle değişikmiş ki, evlere dadanan bütün fareler sesi duyunca sesin olduğu tarafa doğru yürümeye başlamışlar. Kavalcı adam, evlerdeki tüm fareleri yavaş yavaş kavalı sayesinde yanına toplamış. Tüm fareleri topladıktan sonra köydeki dereye doğru yürümeye başlamış. Kavalcı önden, fareler arkadan dereye doğru yürümüşler. Tam dereye vardıklarında kavalcı derenin üstündeki köprüden yürümüş ama fareler birer birer dereye düşmüş. Orada boğulup ölmüşler. Böylece bütün köy farelerden kurtulmuş. Köy halkı çok sevinmiş, kavalcıya çok teşekkür etmişler, evlerine rahatlıkla girip çıkabilir olmuşlar. Eskisi gibi mutlu mesut yaşamaya devam etmişler.
Köyü farelerden kurtarmayı başaran kavalcı, muhtarın anlaşmadan vazgeçtiğinden habersiz, bir kese altınını alabilmek için muhtarın yolunu tutmuş. Yanına geldiğinde muhtardan bir kese altınını istemiş. Ama muhtarın fikri değiştiği için altınını vermemiş. Kavalcı kandırıldığını anlamış. Muhtara hiçbir şey demeden yanından çıkmış gitmiş ama çıkarken içinden şöyle geçirmiş:
“Muhtar verdiği sözü tutmadı, o zaman ben de bunun bedelini ona göstereceğim.” diyerek bir plan kurmuş.
Kavalını alıp köye doğru ilerlemiş. Sonra almış ağzına başlamış yine bir şeyler çalmaya. Kavaldan çıkan sesler öyle farklı öyle büyüleyiciymiş ki, bu sefer de kavalcı köyün bütün çocuklarını bu sesle birer birer yanına toplamaya başlamış. Hepsini yanına topladıktan sonra ormana doğru ilerlemeye başlamış. Kavalcı önde çocuklar arkada ormanın derinliklerine doğru yürümüşler.
Artık her gün çocukları bu şekilde kavalını çalarak yanına toplayıp ormana kaçırır olmuş. Köylüler bu durumdan şikayetçi olmuşlar. Muhtara gidip durumu anlatmışlar. Kavalcının, çocuklarını her gün kavalını çalarak yanına topladığını ve peşine takarak ormana kaçırdığını söylemişler. Muhtar bunun üzerine kavalcının neden böyle yaptığını hemen anlamış. Köylülere durumu itiraf etmiş:
“Ben kavalcıya köyümüzü farelerden kurtardığı için bir kese altın verecektim ama vermekten vazgeçtim. Galiba buna kızıp çocuklarımızı kaçırdı.” demiş.
Köylüler muhtardan bunu duyunca çok sinirlenmişler ve muhtara,
“Neden sözünü tutmuyorsun? Altınları neden kavalcıya vermedin? Köyümüzü farelerden kurtardığı için o altınlar onun hakkıydı. Bunun yüzünden çocuklarımızı kaçırıyor.” demiş.
Muhtar bunun üzerine yaptığının yanlış olduğunu anlamış ve altınları kavalcıya teslim etmeye karar vermiş.
Bu sırada köy halkı çocuklarını kavalcının elinden nasıl kurtaracaklarını düşünmüşler ama bir türlü bulamamışlar. Günler gelmiş geçmiş köylüler hala çocuklarına kavuşamamışlar.
Günlerden bir gün köy halkı yine oturmuş kara kara çocuklarını kavalcının elinden nasıl kurtaracağını düşünürken, kavalcı çocukları topladığı ormanda uyuyakalmış. Bunun üzerine ormanda toplanan çocuklardan biri, kavalcının uyuduğunu görünce, kavalı almış eline, çalmaya başlamış. Kavaldan öyle farklı öyle güzel sesler çıkarmış ki bunun üzerine ormandaki diğer çocuklar, yanına toplanmaya başlamışlar. Çocukların yanına toplandığını görünce, birden ormandan köye giden yolu hatırlamış. Çocukları peşine takarak köye doğru yol almış.
Köye vardıklarında çocuklarının geldiğini gören köylüler koşarak yanlarına gitmişler. Onlara sarılmışlar ve öpmüşler. Çok mutlu olmuşlar. Yanlarında kavalcıyı göremeyince merak edip sormuşlar. Kavalı çalan çocuk kavalcının uyuyakaldığını görünce kavalı çalmaya başladığını, arkadaşlarının hepsinin yanına toplandığını ve köyün yolunu tuttuklarını anlatmış.
O sırada kavalcı uyanmış. Etrafına baktığında çocukları göremeyince şaşırmış ve telaşlanmış. Yerinden kalkınca kavalını aramış ama bulamamış. Biraz düşününce çocuklardan birinin kavalın sesiyle diğerlerini de toplayıp köyün yolunu tuttuğunu anlamış. Sonra o da köye gitmiş.
Kavalcının geldiğini gören köylülerden birkaçı, hemen soluğu muhtarın yanında almış. Muhtara:
“Çocuklarımıza kavuştuk fakat sen kavalcıya hakkı olan altınları vermezsen o yine bizim çocuklarımızı kaçırır.” demiş.
Muhtar bunun üzerine kavalcıyı yanına çağırıp bir kese altınını vermiş. Kavalcı hakkını aldığını düşünerek sevinmiş.
Gel zaman git zaman artık kavalcı çocukları bir daha kaçırmamış ve bir süre sonra kendi köyüne dönmüş.
Böylelikle herkes ailesiyle birlikte mutlu mesut yaşamaya devam etmiş…
Bu metin kocamanbisite.com için özel olarak yazılmıştır. Ticari maksat taşıyan tüm diğer dijital ortamlar ve basılı mecralarda kullanımı, kopyası, atıfı yasaktır. Eğitim maksatlı kullanım için her bir içeriğe yönelik izin alınması zorunludur. İzinsiz kopyalamanın tespiti durumunda uyarı verilmeksizin hukuki yollara başvurulacaktır.