Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur zaman içinde develer tellal iken, pireler berber iken, ben annemin beşiğini tıngır mıngır sallarken; ülkenin birinde bir kasaba varmış. Bu kasabada kenar mahallede bir kulübede, yoksul Keloğlan ile yaşlı annesi yaşıyormuş. Keloğlan çok becerikli ve akıllı fakat çalışmayı hiç sevmez, miskin miskin evde oturmayı, önüne gelen her şeyi yiyip, içmeyi ve uyumayı severmiş. Keloğlan’ın yaşlı annesi ise tüm gün Keloğlan ile kendisini beslemeye çalışır, çamaşır çitiler ve büyük zorluklar içinde yaşamaya çalışırlarmış.
Bizim Keloğlan annesiyle çarşıya gitmiş ama annesinin elini bırakıp kendi başına gezmeye başlamış. Bu çarşı ormanlık alana yakın, tehlikeli ve insan yiyen devler ile köylüler arasında tarafsız olan tek bölgeymiş. Çarşıda meyve ve sebze satan amcaların arasından geçerken zeytinci Ali amcasına selam vermiş. Zeytinci Ali amca köyde herkes tarafından sevilen sayılan bir tüccarmış. Tombul yanakları, ak saçları varmış.
Bizim Keloğlan çarşıda güle oynaya hoplaya zıplaya ilerlerken ileride ne görsün! Bir kambur yaşlı teyze güç bela elindeki sebzeleri taşıyormuş. Bizim Keloğlan oradan geçerken yaşlı teyze kendisine seslenmiş:
Bizim Keloğlan da yardımsever olduğu için “Tamam” demiş ve poşetleri teyzeden almış. Ormanlığa kadar yürümeye başlamışlar.
Bir süre sonra annesi Keloğlan’a seslenmiş, bulamadığı için korkmaya başlamış ve hemen Zeytinci Ali’ye koşmuş durumu anlatmış. Zeytinci Ali oradaki tüccarlara “Kel bir oğlan gördünüz mü?” diye sorunca etraftakilerden biri Keloğlan’ın yaşlı bir teyzeyle ormanlığa gittiğini söylemiş. Durumu anlayan Ali Amca yaşlı teyzenin aslında yaşlı veya teyze olmadığını, cüce bir dev olduğunu tüm esnafa söylemiş ve hep birlikte ormanlıkta Keloğlan’ı aramaya başlamışlar.
Biraz zaman geçtikten sonra ormanlıkta bacası tüten bir kulübeye rastlamışlar ve hemen taş ve sopalarla kapıyı kırıp içeri girmişler. Gördükleri manzaraya şok olmuşlar! Keloğlan ayaklarından tavana asılmış ve altında içi kaynar su olan bir kazan varmış. Kısa boylu dev ise mutfakta yemek için tabak hazırlıyormuş. Tüccarlar hemen Keloğlan’ı indirip devi yakalamışlar.
Keloğlan korkudan annesine ağlayarak sarılmış ve “Anneciğim, bir daha asla senin elini bırakıp tanımadığım yabancılarla bir yere gitmeyeceğim!” demiş. O günden sonra da hiçbir zaman annesini yalnız bırakmamış. Mutlu mesut yaşamışlar.
Bu metin kocamanbisite.com için özel olarak yazılmıştır. Ticari maksat taşıyan tüm diğer dijital ortamlar ve basılı mecralarda kullanımı, kopyası, atıfı yasaktır. Eğitim maksatlı kullanım için her bir içeriğe yönelik izin alınması zorunludur. İzinsiz kopyalamanın tespiti durumunda uyarı verilmeksizin hukuki yollara başvurulacaktır.