Bir zamanlar çok uzak bir diyarda yavru bir beyaz kurt yaşarmış. Bu kurt çok iyi kalpli bir hayvanmış. Ancak ailesi çok vahşi kurtlarmış. Yavru beyaz kurt bir türlü onlar gibi olamıyormuş. Ailesindeki kurtlar diğer hayvanlara zarar veriyormuş.
Yavru kurt çok nazik olduğu için sürekli dışlanıyormuş. Diğer kurtlar ona güçsüz diyorlarmış. Yavru kurt bir gün ona kötü davranmalarına dayanamamış ve kurt sürüsünü terketmiş. Yalnız başına ormanda yaşamaya başlamış. Yıllar yılları kovalamış, yavru kurt artık yetişkin ve güçlü bir beyaz kurt olmuş.
Kocaman vücudu, keskin dişleri, sivri pençeleri varmış ama hala pamuk gibi bir kalbe sahipmiş. Ormanda gezerken tüm hayvanlar ondan korkuyormuş ama onun istediği tek şey arkadaş edinmekmiş. Korkunç görüntüsünün arkasında pamuk gibi bir kalbi varmış.
Artık yalnız olmaktan usanan beyaz kurt, sürüsünün yanına dönmeye karar vermiş. Sürüsüne doğru yaklaşırken tüm kurtlar korkuyla gözlerini açmış. Bu gelen kurt da kim diye aralarında konuşmaya başlamışlar. Sonunda onun yıllar önce giden beyaz yavru kurt olduğunu anlamışlar.
Bir zamanlar dalga geçtikleri bu beyaz kurdun önünde, tüm kurtlar saygıyla başlarını eğmişler. Beyaz kurt artık sürüde saygı gören birisiymiş. Bir gün tüm sürü avlanmaya çıkmış. Beyaz kurt da onlarla birlikte gitmiş. Yolda bacağı kırık bir geyik görmüşer. Tüm sürü o geyiği avlamayı teklif etmiş.
Ancak beyaz kurt tüm heybetiyle onların karşısında dikilip ‘’O geyiğe dokunan olursa karşısında beni bulur!’’ demiş. Daha sonra tüm kurtlar başlarını eğip gitmişler. Geyik kurta defalarca teşekkür etmiş. Yuvasında yavruları olduğunu, onlara bakması gerektiğini söylemiş. Böylece beyaz kurt hem geyiği hem de geyik yavrularını kurtarmış olmuş. Beyaz kurt ormanda koşarken, asıl gücün vücut gücü değil merhamet olduğunu anlamış.
Bu metin kocamanbisite.com için özel olarak yazılmıştır. Ticari maksat taşıyan tüm diğer dijital ortamlar ve basılı mecralarda kullanımı, kopyası, atıfı yasaktır. Eğitim maksatlı kullanım için her bir hikayeye yönelik izin alınması zorunludur.