Yine her zamanki gibi bir akşamdı. Ege’nin annesi, Ege’ye okul çantasını akşamdan hazırlaması gerektiğini durmadan tekrarlıyordu. En sonunda annesinin tekrarlarına dayanamayan Ege ayaklarını sürüyerek odasına gitti. Annesi odasını yine düzenlemiş, okul kıyafetlerini dolaba asmış ve oyuncaklarını toplamıştı. Ege çantasını aldıktan sonra okula götürmek için çantasına koyması gereken eşyaları aramaya başladı. Bu esnada onun dikkatini çeken çok şey vardı.
Çünkü Ege yapmak istemediği bir sorumluluğu olduğunda hep oyalanırdı ve sorumluluğunu yerine getirmesi saatler sürerdi. Önce defterlerini ararken gözüne takılan bir topla oynamaya başladı, sonra onu bir köşeye atıp yapboz yapmak istedi. Okul çantasını hazırlamak için çıktığı odada yine çanta hazırlamaktan başka her şeyle ilgilendi ve eline geçen her şeyi sıkıldıkça bir köşeye bırakıp yenisiyle ilgilenmeye başladı. Ege’nin annesi onun bu huyundan şikayetçiydi.
Çünkü Ege okuldan eve döner dönmez kıyafetlerini çıkarıp odanın ortasına atıyor, oyuncaklarını asla toplamıyor ve kullandığı eşyaları asla yerine koymuyordu. Sürekli başka şeylerle ilgilenip o an yapması gereken sorumluluklardan kaçıyordu. Bazen mahalledeki arkadaşlarıyla top oynadıkları zaman giydiği takım tişörtünü saatlerce bulamıyor ve bulması için annesine yalvarıyordu. Böyle zamanlar Ege’nin giysileri ya da oyuncakları akla asla gelmeyecek yerlerden çıkıyordu.
Ege’nin annesi her sabah oğlu okula gittikten sonra onun odasına girer ve saatlerce onun odasını tekrar eski haline getirmek için uğraşır, kirli giysilerini temizlerden ayırmaya çalışırdı. Çünkü Ege onları bile kirli sepetine atmayı akıl etmiyordu.
Ege her gün okuldan geldikten sonra odasını toplu bulurdu ve akşama kadar yine her yer birbirine girerdi. Sabah da annesi yine düzenlemekle uğraşırdı… Bir sabah Ege’nin odasına giden annesi odayı yine darmadağın görünce kendi kendine “Artık yeter!” dedi çünkü onun da canına tak etmişti. Oğlunun peşinde sürekli koşturmak yerine ona düzenli olmayı ve eşyalarını yerine koymayı, kirli ve temizi ayırt etmesi gerektiğini anlatmalıydı. O gün öğleden sonra eve gelen Ege, odasını sabahki haliyle buldu. Annesini çağırarak yatağın köşesindeki kıyafet yığınını gösterdi ve aradığı pantolonu bulamadığını söyledi. Ege’nin annesi, Ege’ye:
-“Bulamazsın çünkü kıyafetlerinin olması gereken yer giysi dolabındır ama seninkiler yerde, masanın üstünde, orada burada… Sen düzensizliği alışkanlık haline getirdiğin için artık odanı toplamaktan vazgeçtim. Odan senin sorumluluğun, düzenlemesi gereken de sensin.” dedi ve odadan çıktı.
Ege hiç beklemediği bu cümleler ve yeni sorumluluğu yüzünden annesine kızdı ve pantolonunu aramaya başladı. Uzun süren bu arayıştan sonra pantolonunu buldu ama pantolonu kirliydi. Başka bir kıyafet de bulamayan Ege o gün arkadaşlarıyla top oynamaya gidemedi. Ege inat etmişti, odasını toplamamaya kararlıydı. Sonuçta bütün eşyaları bu odanın içindeydi eninde sonunda hepsini bulurdu. Ertesi sabah okula gitmek için kalkan Ege’nin okul kıyafetlerini bulması da çok uzun sürdü hatta az kalsın okul servisini kaçıracaktı.
Üstelik okula gittiğinde kalemliğini çantaya koymadığını fark etti ve bütün gün hiçbir şey yazamadı. Eve asık suratla gelen Ege, odasını yine eskisi gibi düzenli bulmayı umdu fakat her şey bıraktığı gibiydi. Gün geçtikçe odadaki karışıklık ve düzensizlik artıyor, Ege her gün okula biraz daha geç kalıyor ve annesi ona pek yardım etmiyordu. Ege’nin annesi oğlunun bu zor durumuna üzülüyordu ama onun artık sorumlu bir çocuk olması gerektiğini bildiği için sadece oğlunu gözlemliyordu.
Bir cumartesi günü evde canı çok sıkılan Ege başını yatağın kenarından sarkıtmış odasının dağınıklığına bakarken uzaktan kumandalı arabası gözüne çarptı. Arabayla oynamak için eline aldı ve çevresine bakındı ama kumandası etrafta değildi. Odanın her yerine bakan Ege’yi artık bir bıkkınlık almıştı ve elinde arabayla kıyafet yığının üstüne oturarak annesine seslendi. Şimdi annesini o kadar iyi anlıyordu ki! Her gün bu odayı en dağınık haliyle düzenlemek ona büyük bir işkence gibi geliyordu. Oysa ki en başında aldığı her şeyi yerine koysa böyle olmazdı. Ege’nin annesi açık kapıdan kafasını uzatarak:
-“Bir şey mi oldu?” diye sordu.
Ege ayağa kalkıp annesine doğru koştu ve onun beline sarılarak:
-“Özür dilerim anne! Her gün burayı toplamak zorunda kaldığın için özür dilerim… Eğer odamı toplamam için bana yardım edersen çok düzenli olacağım, söz veriyorum.” Diye sızlandı.
Annesi bu anlaşmayı kabul etti ve birlikte önce temiz ve kirli kıyafetleri ayırıp temizleri dolaba yerleştirdikten sonra Ege’nin oyuncaklarını ve okul eşyalarını yerine koydular. Ege ve annesi odayı topladıkça Ege kaybettiğini sandığı her şeyi buluyordu. O gün odayı yeniden düzenli görmek Ege’yi çok mutlu etti ve bu olay onun için bir ders oldu.
Bu metin kocamanbisite.com için özel olarak yazılmıştır. Ticari maksat taşıyan tüm diğer dijital ortamlar ve basılı mecralarda kullanımı, kopyası, atıfı yasaktır. Eğitim maksatlı kullanım için her bir hikayeye yönelik izin alınması zorunludur.