Evvel zaman içinde kalbur saman içinde uzak diyarların birinde bütün insanların huzurla yaşadığı bir ülke varmış. Bu ülkenin küçük bir kabasında tatlı mı tatlı şeker gibi bir çocuk yaşarmış. Bu çocuğun ailesi, bebekken sürekli gülümsediği için ona Mutlu adını vermişler. Mutlu, adı gibi çok mutlu bir ailede bütün gününü sevimli hayvanlarla birlikte yemyeşil kırlarda koşturarak ve oyun oynayarak geçirirmiş. Mutlu’nun hayatı çok güzelmiş fakat bir türlü başaramadığı bir şey varmış o da konuşmakmış. Mutlu, diğer insanlar gibi konuşamıyormuş yalnızca ağzından anlamsız birkaç ses çıkarabiliyormuş. Büyüdükçe insanlarla iletişim kuramadığına çok üzülüp, diğer çocuklarla oyun oynamak yerine hayvanlarla kırlara gider ve onlarla konuşmaya çalışırmış. Günlerden bir gün çevresinde ince, garip bir ses duymuş ve bu sesin nereden geldiğini anlamaya çalışmış. Bir de bakmış ki ses omzuna konan bir sinekten geliyormuş.
Bu sinek Mutlu’ya kendini hiç sevmediğini, insanların sinekleri sürekli evlerinden kovduklarını ve kendisinin bu yüzden hiç mutlu olmadığını söylemiş. Mutlu, sineğin konuşabildiğini görünce şaşkınlıktan garip sesler çıkarmaya başlamış ve sinek de bu seslere cevap vererek adının VızVız olduğunu söylemiş. Yani Mutlu’nun çıkardığı sesleri diğer insanlar anlamazken bu üzüntülü sinek her şeyi anlayabiliyormuş. Böylece ikisi birbirlerini anladıklarına sevinerek arkadaş olmuşlar. Mutlu artık her gün VızVız’ı gördüğü ağacın altına gider, akşam da penceresini açıp biricik dostunun gelmesini beklermiş. VızVız da her gün Mutlu’nun odasının penrecesinden girer ve dostunun omzuna konarak yine bacaklarının çirkinliğinden, simsiyah renginden şikayet edermiş. Penceren dışarıya bakıp şöyle dermiş:
-Bak! Ateş böcekleri ne güzel parlıyor. Keşke ben de onlar gibi parlayabilseydim ve herkes bana hayran kalsaydı…
Mutlu, her zaman VızVız’a onun da güzel olduğunu ve kendisinin onu çok sevdiğini söyler fakat biricik dostunu ikna edemezmiş. Ne zaman kırlarda otursalar ya da geceleri dışarıyı seyretseler VızVız bir anda üzülmeye başlar ve kelebeklerin, uğur böceklerinin, ateş böceklerinin ondan daha güzel olduğunu söyleyerek boynunu bükermiş. Günler böylece geçip giderken bir gün VızVız Mutlu’ya parlamanın bir yolunu bulduğunu ama Mutlu’nun ona yardım etmesi gerektiğini söylemiş.
Mutlu’dan minik parlak boncuklar bulmasını ve onları Vızvız’ın kanatlarına takmasını istemiş. Mutlu bunun çok tehlikeli olduğunu, kanatlarının zarar görebileceğini anlatmaya çalışmış ama VızVız ona yardım etmesi için yalvarmaya başlamış ve kendini böyle hiç beğenmediğini söylemiş. Vızvız’a üzülen ve dostunu kırmak istemeyen Mutlu, ona yardım etmeye karar vermiş ve o akşam için sözleşmişler. Akşam olunca Mutlu bulduğu minicik parlak boncukları iplere bağlayarak VızVız’ın kanatlarına takmış. VızVız uçmaya çalışınca boncukları kaldırmaya gücü yetmemiş ve bir türlü uçamamış. Mutlu, VızVız’a kanatlarını zorlamamasını, yoksa zarar göreceğine söylemesine rağmen VızVız onu dinlememiş ve uçmak için çabalamış.
Son bir güçle havalanmaya çalışan Vızvız yerden bir parmak yükselir yükselmez acı içinde yere düşmüş. Kanatlarının acıdığını söyleyen VızVız ağlamaya başlamış. Biricik dostunun yardımına koşan Mutlu, günlerce arkadaşının kanatlarına merhemler sürerek, onu iyileştirmeye çalışmış ve onunla odasını paylaşmış. Birkaç gün sonra artık kanatlanıp odanın içinde uçmaya başlayan VızVız eski sağlığına kavuştuğu için çok mutlu olmuş ve Mutlu’nun çevresinde uçarak ona teşekkür etmeye başlamış. Mutlu da ona ne zaman isterse buraya gelebileceğini, bu odanın artık VızVız’ın da odası olduğunu söylemiş. Ama Mutlu’nun bir şartı da varmış. Vızvız’ı omzuna alıp pencerenin önüne oturmuş ve sadece Vızvız’ın anlayabildiği şekilde konuşmaya başlamış:
-Ben, diğer insanlar gibi konuşamıyorum. İnsanlar benim söylemek istediklerimi anlamıyorlar. Bu yüzden de ben diğer çocuklarla arkadaş olamıyorum. Ama ben hiçbir zaman konuşabilen çocuklardan daha değersiz ya da daha çirkin olduğumu düşünmedim. Tam aksine onlar diğer insanlarla konuşabilme yeteneğine sahipse ben de senin gibi hayvan dostlarımla konuşma yeteneğine sahibim. Seninle tanışmadan önce bunu anlamamıştım ve diğerleri gibi konuşamadığım için eksik olduğumu sanıyordum. Ama şimdi anlıyorum ki ben hem dünyanın en güzel yeteneğine sahibim hem de dünyanın en güzel arkadaşlığına sahibim. Sen de bir sinek olarak hiçbir zaman diğer böceklere göre çirkin veya eksik değilsin. Sadece farklısın ve özelsin. Bir kere onlardan daha hızlı uçabiliyorsun ve bu sayede seninle oyun oynarken çok eğleniyorum.
Mutlu’nun bu konuşmasından çok etkilenen VızVız, biricik arkadaşının bu cümlelerine çok sevinmiş ve gözyaşlarını tutamamış. Onu sık sık ziyaret edeceğine söz vererek Mutlu’nun bu söylediklerini kendini çirkin hisseden her sinek arkadaşına anlatmak için uzak diyarlara uçmaya başlamış. Gittiği her yerde diğer arkadaşlarına umut olmuş ve ilk dostu Mutlu’yu asla ama asla unutmamış.
Bu metin kocamanbisite.com için özel olarak yazılmıştır. Ticari maksat taşıyan tüm diğer dijital ortamlar ve basılı mecralarda kullanımı, kopyası, atıfı yasaktır. Eğitim maksatlı kullanım için her bir içeriğe yönelik izin alınması zorunludur. İzinsiz kopyalamanın tespiti durumunda uyarı verilmeksizin hukuki yollara başvurulacaktır.