Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, develer tellal, pireler berber iken, ben anamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken, az gittim uz gittim, dere tepe düz gittim. Çayır çimen geçerek, lale sümbül biçerek, sıcak sular içerek, ayla ayla bir güz gittim. Bir de dönüp ardıma baktım ki, ne göreyim? Gide gide bir arpa boyu yol gidememişim. Natal, matal martaval, işte kuzuma duyulmadık bir masal.
Günlerden bir gün, dağların en ama en kasvetlisinde çılgın bir ejderha yaşıyormuş. Bu ejderhanın kanatları o kadar genişmiş ki, kendisine uygun bir mağara yapması için tam 40 sene bir dağ aramış. Bulduğunda da bu kasvetli ve kayalıklarla dolu dağı ateşiyle eritmesi gerekiyormuş. Yemeden içmeden tam 10 senede taşları eritmiş ve başını sokacak bir ev yapmış kendine.
İlk bir iki sene, yakındaki köyün çiftçilerine ait olan koyun sürüleriyle beslenen çılgın ejderha, günlerin geçmesiyle daha az yemek bulmaya başlamış.
Çünkü çılgın ejderha çiftçilerin sürülerini yedikçe köylü tasını tarağını toplayıp kaçıyormuş. Ejderha bunu farkedince üzülmüş ve koyun avlamadan hemen mağarasına geri dönmüş. Ağzından alevler fışkırtarak ağlamış durmuş. Gözyaşları ve alevler eşliğinde tam 6 ay geride kalmış. Ejderha, artık çok acıkmış ve ne yapacağını bilmiyormuş.
Önce biraz bulutlara doğru uçup, bulutlardan yemeye çalışmış ama ne kadar bulut yerse yesin, bulutlar onu bir türlü doyurmuyormuş.
Açlıktan enerjisi düşmeye başlayan ejderha panik yapmaya başlamış.
Karnını doyurma iç güdüsüyle oradan oraya uçan ejderha, sonunda bitkin düşmüş ve yere çakılmış. Yere çakıldığı yer bölgenin en popüler kasabasıymış. Çünkü bu kasaba, bir sürü çocuk futbol takımına ev sahipliği yapıyormuş.
Ejderha yere çakıldığında, yemek almak için markete giden bir yıldız futbolcu çocuk dönüş yolundaymış ve kötü şans bu ya, tam da önüne düşüvermiş!
Burunlarından dumanlar çıkan ejderhayı gören yıldız çocuk çok endişelenmiş ve hemen marketten aldığı sulardan yüzüne püskürterek uyanmasını ummuş.
Bir türlü uyanmak bilmeyen ejderhanın önüne ne yapacağını bilemeyen yıldız çocuk neler yapmış neler. Ağzına balık atmış, burnuna salam koklatmış. Türlü hinlikler denemiş. Son çareyi çantasındaki topu hızla ona atıp uyandırmakta bulmuş. Ejderha ışık hızında gelen topu göğsünde hissesince zıplayıp, kükreyivermiş! Ejderhanın patırtısı o kadar gürültülüymüş ki, bütün kasaba ayaklanıp neler olduğuna bakmaya gelmişler. Kasabalı geldiğinde bir de ne görsünler! Ejderha ve yıldız çocuk karşılıklı top oynuyorlarmış. Ama ne oyun! Yıldız çocuk zaten türlü türlü harika ve yetenek dolu hareketleriyle tanınıyormuş. Ama futbol oynayan ejderha ilk kez görülen bir şeymiş. Ejderha kanatlarıyla topa öyle güzel vuruyor, uçarak öyle güzel hareketler yapıyormuş ki, kasabalı ağzı açık izlemiş.
Ejderha sanki yüzyıllardır aradığı mutluluğu bulduğunu düşünmüş. Şöyle bir etrafına baktığında, ona gülümseyen yüzleri farketmiş ve ne kadar hayranlıkla izlediklerini görünce şaşırmış. Yıldız çocuk, ejderhanın bu olağanüstü yetenekleri karşısında ona futbol takımında bir yer teklif etmiş. Ejderha hiç düşünmeden kabul etmiş. Çünkü ejderha, problemin yemek değil, arkadaş ve tutku olduğunu anlamış. Onun artık hem bir arkadaşı, hem de futbol gibi çok güzel bir tutkusu varmış.
Eh, bu sırada onlar muradına ererken, bu masalı dinleyen yakışıklı da kerevetine ermiş. Kasaba halkı ise hiçbir maç kaçırmamış. Sonra bir maçta gökten üç elma düşmüş. Biri ejderhanın kafasına, biri yıldız çocuğun kafasına, biri de bu masalı dinleyen dünyalar tatlısının kafasına!
Bu metin kocamanbisite.com için özel olarak yazılmıştır. Ticari maksat taşıyan tüm diğer dijital ortamlar ve basılı mecralarda kullanımı, kopyası, atıfı yasaktır. Eğitim maksatlı kullanım için her bir içeriğe yönelik izin alınması zorunludur. İzinsiz kopyalamanın tespiti durumunda uyarı verilmeksizin hukuki yollara başvurulacaktır.