Baybars, neşeli ve enerjik bir çocuktu. O kadar enerjikti ki, sanki içinde bitmek bilmeyen bir pınar vardı. Sabah olur olmaz koşuşturmaya, oyun oynamaya başlardı ve gece olduğunda bile yorulmak bilmezdi. Uyku? Onu hiç düşünmezdi bile! 'Uyku mu? Zaman kaybı!' derdi hep. Annesi ve babası defalarca 'Baybars, yeterince uyuman gerek! Aksi takdirde hasta olursun!' diye uyarırlardı ama nafile. Baybars, uykusuz gecelerin ardından dahi enerjik bir şekilde oyunlarına devam ederdi. Bir gün, arkadaşları ile gizli bir hazine avına çıktılar. Ormanlık bir alanda, eski bir haritayla, hazineyi bulmak için saatlerce koştular, tırmanıp atladılar. Güneş batmaya başlayınca Baybars'ın gözleri kapanmaya başladı ama 'Biraz daha, az kaldı!' diye kendine telkinlerde bulunarak devam etti. Sonunda, haritada gösterilen yere ulaştılar. Eski bir sandık buldular ama içinde altın değil, sadece küçük, parlak bir toz vardı. 'Bu ne?' diye sordu Baybars. Arkadaşlarından biri 'Bu, Sihirli Uyku Tozu! Bu tozu koklarsan, harika bir uykuya dalarsın' dedi. Baybars yorgunluğun etkisiyle tozu kokladı. Anında, gözleri kapandı ve derin bir uykuya daldı. Baybars, kendisini büyülü bir yerde buldu. Rengarenk çiçeklerle dolu bir bahçe, şırıltılı bir dere, uçan kelebekler... Bir peri çıktı karşısına. 'Sen Baybars'sın, değil mi?' dedi peri. 'Uykusuzluğun seni buraya getirdi. Burada ne kadar eğlenirsen eğlen, uyuman gerektiğini anlamalısın.' Peri, Baybars'ı sihirli bir yolculuğa çıkardı. Önce, uykusuzluktan dolayı sürekli halsiz düşen bir ayı gördüler. Sonra, uykusuzluktan dolayı konsantre olamayan ve sürekli hata yapan bir arı ailesi ile karşılaştılar. Her iki durumda da peri, 'Uyku, vücudun ve zihnin dinlenmesi için gereklidir' diye açıkladı. Baybars, bu yolculuk sırasında uykunun önemini kavradı. Uyku, gücü, enerjisi ve konsantrasyonu yenileyen bir sihir gibiydi. Bir süre sonra Baybars uyandı. Arkadaşları etrafında toplanmış, endişeyle onu izliyorlardı. 'İyi misin Baybars?' diye sordu bir arkadaşı. Baybars, gülümseyerek 'Harika bir uyku çektim! Uykunun ne kadar önemli olduğunu anladım' dedi. O günden sonra, Baybars her gece düzenli olarak uyumaya başladı. Enerjisi daha fazla oldu, daha mutlu ve daha sağlıklıydı. Okula daha iyi konsantre olabiliyor, oyunlarda daha başarılı oluyordu. Spor aktivitelerine de daha fazla katılıyor ve her zaman daha performanslı oluyordu. Baybars artık sadece uykunun önemini değil, aynı zamanda düzenli ve yeterli uykunun, sağlıklı bir yaşamın temel taşlarından biri olduğunu da anlamıştı. Uykusuz geceler geride kalmış, yerini neşeli ve sağlıklı günler almıştı. Artık, akşamları arkadaşlarıyla oynadıktan sonra, annesi ona bir kitap okurken, tatlı bir uykuya dalıyor ve yeni güne yepyeni bir enerjiyle uyanıyordu. Baybars, sihirli uyku tozunun etkisini unutmamış, ama en önemli sihrin, düzenli ve yeterli uyku olduğunu öğrenmişti. Bu, onun hayatının en büyük derslerinden biriydi ve bunu hiçbir zaman unutmayacaktı. Çünkü o, şimdi artık uykunun değerini biliyordu. Baybars, spor aktivitelerine düzenli olarak katılıyor, yeni enerjisiyle her zaman daha başarılı oluyordu. Artık, tüm gün koşturup oynadıktan sonra bile, dinlenmeye ve uyumaya zaman ayırmayı biliyordu. Mutlu bir yaşam sürdüren Baybars, herkese uykunun önemini anlatmayı da ihmal etmiyordu. Ve böylece, Baybars'ın uykusuz maceraları mutlu sonla bitti. O, uykunun ne kadar önemli olduğunu öğrenmiş ve hayatının geri kalanını sağlıklı ve mutlu bir şekilde geçirmişti.