Belinay, çok yaramaz, ama çok da zeki bir kızdı. Ders çalışmayı pek sevmez, sürekli oyun oynamayı tercih ederdi. Bir gün, tavan arasında eski bir sandık buldu. İçinde, tozlu, eski bir defter vardı. Defterin kapağında, 'Sihirli Kelimeler' yazıyordu. Belinay, merakından çatlayacak gibiydi. Defteri açtı, sayfalarda rengarenk resimler ve garip kelimeler vardı. 'Acaba bu kelimeler ne anlama geliyor?' diye düşündü Belinay. Bir kelimeyi sesli okudu: 'Çiçek Aç'. Birdenbire, defterin kenarlarından minik çiçekler fışkırdı! Belinay şaşkına döndü. Başka bir kelime daha denedi: 'Kelebek Uç'. Havada rengarenk kelebekler dans etmeye başladı. Belinay kahkahalarla gülüyordu. Sihirli defter, onun için bir oyun alanı haline gelmişti. Günlerce sihirli kelimeleri deneyerek eğlendi. Okula gitmeyi, ödevlerini yapmayı tamamen unutmuştu. Bir gün, okuldan arkadaşları geldi. 'Belinay, bugün matematik sınavı var, sen hala burada mısın?' diye sordu Ayşe. Belinay 'Yok canım, şimdi çok önemli işlerim var' diye cevap verdi. Ayşe, Belinay'ın ellerindeki sihirli defteri gördü ve 'O ne?' diye sordu. Belinay, defterin sihirli olduğunu anlattı ve kelebekler, çiçekler falan gösterdi. Ama arkadaşları önce şaşırdılar sonra da gülmeye başladılar. 'Belinay, bu sınav çok önemli' dedi Mert. 'Sihirli defter eğlenceli ama sınavdan daha önemli değil'. Belinay, arkadaşlarının haklı olduğunu anladı. Sihirli kelimeler çok eğlenceliydi ama dersleri ve sınavları ihmal etmemeliydi. 'Haklısınız' dedi üzgün bir sesle. 'Okula gitmeliyim ve sınav için çalışmalıyım.' O gün Belinay, sihirli defterini bir kenara bıraktı ve ders çalışmaya başladı. Çok çalıştı, özellikle matematik konularını tekrar etti. Sınav günü, bütün soruları doğru cevapladı ve sınıfta birinci oldu. Belinay, hem çok mutlu oldu hem de önemli bir ders aldı. Sihirli defter eğlenceliydi, ama ders çalışmak ve sorumluluklarını yerine getirmek kadar önemli değildi. Artık derslerine daha çok çalışmaya ve okulunu ihmal etmeden eğlenmeye karar verdi. Sihirli defterini de ara sıra, derslerden sonra, ödül olarak kullanıyordu. Örneğin, zor bir matematik problemini çözdükten sonra, 'Tatlı Uyku' kelimesini söyleyip, güzel bir şekerleme yapıyordu. Belinay, artık her zaman derslerine çalışmanın, sorumluluklarının farkında olmanın ve zamanını iyi planlamanın önemini biliyordu. Sihirli defteri ise, onun için artık sadece eğlenceli bir oyuncaktan daha fazlası olmuştu; çalışkanlığının ve başarısının bir sembolüydü. Ve Belinay, mutlu sonla biten bu hikayesini, tüm arkadaşlarına ve küçük kardeşlerine anlatarak, onlara da aynı dersi vermeye çalıştı. Onlara, 'Eğlence önemli ama sorumluluklarımızdan daha önemli değil' diye öğretti.