Çok eski zamanlarda, yüksek dağların ve derin derelerin arasında, küçük bir köyde cesur bir çocuk yaşarmış: Egemen. Egemen, güçlü, zeki ve bilge bir çocuktu. Her zaman doğruyu savunur, haksızlığa karşı koyardı. Onun yanında hep taşıdığı, deriden yapılmış, üzerinde eski runlar işlenmiş bir çantası vardı. Bu çantada, babasından yadigar kalmış, parıldayan bir kılıç, sağlam bir ip, bir pusula ve her türlü durumda işe yarayabilecek küçük, faydalı araçlar bulunurdu. Bir gün, köyün yaşlı bilgesi, Egemen'i yanına çağırdı. 'Egemen', dedi yaşlı bilge, 'karanlık bir büyü altında olan Yedi Dağ'ın ardındaki Yedi Dere'ye gitmelisin. Orada, korkunç bir dev, kötü ruhların efendisi, Kara Gölge'nin tutsak ettiği prenses Ayşenur'u kurtarman gerekiyor. ' Egemen, hiç düşünmeden kabul etti. Yedi Dağ'a doğru yola çıktı. Yolculuğu kolay değildi. Yüksek dağlardan tırmanırken, uçurumların kenarından geçtiğinde, korkunç fırtınalarla boğuştu. Ama Egemen yılmadı. Güçlü bedeni ve cesur kalbi onu ileriye taşıdı. Yol boyunca, insanlara yardım etti, doğaya saygı gösterdi. Karşılaştığı zorluklar, onun bilgeliğini ve becerisini daha da geliştirdi. Bir gün, yoksul bir çiftçiyle karşılaştı. Çiftçinin, kara bir kurt tarafından kaçırılan ineği vardı. Egemen, hemen çantasından ipini çıkarıp, kurtun izini sürdü. Kurt, ineği derin bir kanyona götürmüştü. Egemen, cesurca kanyona inip, kurdu yenerek ineği kurtardı. Çiftçi, minnettarlıkla, Egemen'e yol boyunca ona rehberlik edecek bir at verdi. Yolculuğunun ortalarına doğru, büyük bir fırtınaya yakalandı. Şimşekler çakıyor, gök gürültüsü patlıyordu. Egemen, sığınak bulmak için büyük bir ağacın altına sığındı. Fırtına sırasında, çantasındaki pusula aniden parlamaya başladı. Pusula, gizli bir mağaranın yerini gösteriyordu. Mağaraya girdiğinde, yaşlı bir bilgeyle karşılaştı. Yaşlı bilge, Egemen'e Kara Gölge'yle nasıl savaşacağını anlatan bir harita verdi. Sonunda, Yedi Dere'ye ulaştı. Kara Gölge'nin kalesi, korkunç bir görünüşe sahipti. Egemen, cesaretle kaleye girdi. Kale içinde, korkunç yaratıklarla karşılaştı: ateş püskürten ejderhalar, zehirli yılanlar, karanlık yaratıklar. Ama Egemen, çantasındaki kılıcıyla ve becerisiyle tüm bu yaratıkları alt etti. Sonunda, Kara Gölge'yle karşılaştı. Kara Gölge, büyük ve korkunç bir devdi. Egemen, cesurca savaşa tutuştu. Kılıcını kullanarak, Kara Gölge'nin zayıf noktalarını buldu ve onu yendi. Prenses Ayşenur, Kara Gölge'nin büyüsünden kurtuldu. Egemen, prenses Ayşenur'u ve köyüne döndü. Köylüler, Egemen'i büyük bir coşkuyla karşıladılar. Egemen, cesareti, zeki ve bilgeliğiyle, köylülerin kahramanı oldu. Artık, herkes onun güçlü, cesur ve bilge bir genç olduğunu biliyordu. Yedi Dağ'ın ardındaki Yedi Dere macerası, Egemen'in yaşamında unutulmaz bir anı olarak kaldı. Egemen, yaptığı bu cesur işler ile sadece prenses Ayşenur'u değil, tüm kötülüklerden etkilenen insanları da kurtardı. Bu macera, ona sadece cesaret ve güç değil, aynı zamanda başkalarına yardım etmenin önemini öğretti. O günden sonra, Egemen, köyünün ve çevresindeki bölgelerin koruyucusu oldu, her zaman doğruyu savunarak ve adalet için savaşarak yaşadı. Egemen'in öyküsü, kuşaktan kuşağa anlatılarak, cesaretin, bilgeliğin ve iyiliğin her zaman kötülüğe karşı zafer kazanacağını hatırlattı.