Çok uzaklarda, rengarenk çiçeklerle dolu, pırıl pırıl bir dere kenarında, küçük bir köy vardı. Bu köyde, yüreği iyilikle dolu iki arkadaş yaşardı: Meryem ve Hümeyra. Meryem, uzun, siyah saçlarıyla ve parlak gözleriyle bilinen, neşeli bir kızdı. Hümeyra ise, kıvırcık, kızıl saçları ve çilli yüzüyle, her zaman gülümseyen, tatlı bir kızdı. Her iki kız da, köylerinde yaşayan herkese yardım etmeyi severdi. Yaşlı teyzelerin alışveriş çantalarını taşırlar, hastalanan komşularına şifalı otlardan çay yaparlardı. Bir gün, köyün kenarındaki eski ormanda gezinirken, garip bir şey buldular. Parıldayan, altın varaklarla süslenmiş, küçük bir ayakkabı kutusu. Merakla kutuyu açtıklarında, içinde iki çift sihirli ayakkabı buldular. Bir çift, zümrüt yeşili, diğer çift ise safir mavisi idi. Ayakkabıların üzerinde, minik, gümüşten yapılmış cadı şapkaları vardı. Ayakkabılar o kadar güzeldi ki, Meryem ve Hümeyra gözlerine inanamadılar. 'Bu ayakkabılar sihirli olmalı!' diye fısıldadı Meryem. 'Deneyelim mi?' diye sordu Hümeyra heyecanla. İki kız da, birer çift ayakkabı giydiler. Anında, ayakkabılar onları havaya kaldırdı ve uçmaya başladılar! Hava öyle güzeldi ki, rüzgarın yüzlerine değmesi bile inanılmazdı. Ormanın üstünden, gökyüzünün enginliğine doğru yükseldiler. Aşağıda, küçük evler oyuncak gibi görünüyordu. Kuşlar yanlarından uçuşup, onlara eşlik ediyordu. Uçarken, uzaktan garip bir ses duydular. Ses, üzgün ve yardım isteyen bir sesti. Sesin geldiği yöne doğru uçtular ve eski, yıkık bir kale gördüler. Kalenin tepesinde, küçük, sevimli bir ejderha vardı. Ejderhanın kanadı kırılmıştı ve çok acı çekiyordu. Meryem ve Hümeyra hemen ejderhaya yaklaştılar. 'Korkma, sana yardım edeceğiz!' dedi Meryem. Hümeyra, çantasından çıkardığı şifalı otları kullanarak, ejderhanın kanadına merhem sürdü. Sihirli ayakkabılar sayesinde, otların şifası çok hızlı işledi. Ejderhanın kanadı iyileşmeye başladı. Ejderha, minnettarlıkla 'Teşekkür ederim!' diye fısıldadı. 'Beni kurtardığınız için çok mutluyum. Size bir armağan vereceğim.' dedi. Ejderha, küçük bir kese çıkardı. Kesede, parıldayan, küçük taşlar vardı. 'Bu taşlar, insanlara mutluluk ve şans getirir' diye açıkladı ejderha. 'İyi kalpli olmanız, başkalarına yardım etmeniz beni çok etkiledi. Bu dünyada iyi kalpli olmak, en büyük güçtür.' diye ekledi. Meryem ve Hümeyra, ejderhanın hediyesini kabul ettiler. Sihirli ayakkabılarla geri döndüler köylerine. Köy halkına ejderhanın anlattığı tüm iyilikleri paylaştılar. Mutluluk ve şans taşlarını da, köy halkına dağıttılar. Köy halkı bu iyiliğe çok sevindi. Herkes Meryem ve Hümeyranın iyiliklerini, köylülerle paylaştıkları mutluluğu konuştu. Meryem ve Hümeyra da, köylerinin mutlu ve huzurlu olmasından dolayı çok mutlu oldular. Sihirli ayakkabılarını, her zaman iyi işler yapmak için kullanmaya karar verdiler. Ve böylece, Meryem ve Hümeyra, iyilikleriyle köylerinde ve çevresinde her zaman hatırlanan, sevilen iki arkadaş oldular. Onların hikayesi, nesiller boyu anlatıldı ve herkese 'İyi kalpli olmak her zaman kazanır' mesajını verdi. Çünkü iyilik, dünyayı güzelleştiren en güzel sihirdir. Birçok macera yaşadılar, birçok zorluğu aştılar ama her zaman birlikte, iyiliğin gücüne inanarak yola devam ettiler. Meryem ve Hümeyranın hikayesi, bir masal gibi değil, herkesin yaşayabileceği bir gerçeklikti. Çünkü iyiliğin gücü sınırsızdır ve her zaman iyi kalpli olanlar kazanır. Bu yüzden, her zaman iyi olmaya çalışın, yardımsever olun, çünkü iyiliğiniz dünyaya mutluluk ve ışık getirecektir. Tıpkı Meryem ve Hümeyra'nın yaptığı gibi…