Prenses Mina, çok neşeli ve oyunbaz bir kızdı. Bir gün bahçesinde oyun oynarken, eski bir sandık buldu. Sandığın üzerinde 'Sır Kutusu' diye yazıyordu. Mina çok merak etti ve sandığı açtı. İçinde, parıldayan küçük taşlar ve eski bir harita vardı. Harita, bahçenin gizli bir bölümüne götürüyordu. Mina, 'Burayı kimseye söylemeyeceğim!' diye içinden geçirdi ve haritayı dikkatlice takip etti. Gizli bölüme ulaştığında, harika bir çiçek bahçesiyle karşılaştı! Burada, daha önce hiç görmediği rengarenk çiçekler açıyordu. Mina, 'Burayı kimseyle paylaşamam, benim sır bahçem olacak!' diye düşündü. O günlerden sonra Mina, sır bahçesini gizli tuttu ve sadece akşamları, yıldızların altında, 'Sır Kutusu'nun içindeki parıldayan taşlarla oynayarak vakit geçirdi. Bir gün, en yakın arkadaşı Lola, Mina'nın garip bir şekilde mutlu olduğunu fark etti. Mina, 'Bir sırrım var, ama söyleyemem!' dedi gülerek. Lola, Mina'nın ne kadar mutlu olduğunu görünce, 'Anlıyorum, bazı sırların özel kalması güzeldir' dedi. Mina, Lola'nın anlayışına çok sevindi. Ve Mina, sır bahçesini korumaya devam etti, ama kalbinde paylaşmanın ve arkadaşlığın da ne kadar önemli olduğunu öğrendi. Sonunda, Mina'nın gizli bahçesi, dostluğun ve sırların güzelliğini anlatan bir masal oldu.