Çok uzaklarda, yeşillikler içinde gizlenmiş küçük bir köyde, Orhan adında çok meraklı ve iyi kalpli bir çocuk yaşarmış. Orhan, her şeyin nedenini, nasıl olduğunu anlamak istermiş. Bir gün, dedesinin eski sandığında, tozlu bir halı bulmuş. Halı, olağanüstü güzellikte, parlak renklerle işlemeliymiş. Dedesi, halının özel bir halı olduğunu, ama sırlarını ancak iyiliğe, sevgiye ve Peygamberimizin güzel ahlakına uyanların anlayabileceğini anlatmış. Orhan, dedesinin sözlerini çok dikkatle dinlemiş. O gece, rüyasında Peygamber Efendimiz (sav)'i görmüş. Peygamberimiz (sav), yüzünde sevgi dolu bir tebessümle Orhan'a yaklaşmış ve 'Ey Orhan, iyilik ve güzel ahlakın sırrını anlamak istiyorsan, kalbini sevgiyle doldurmalı ve her zaman doğruyu söylemelisin' demiş. Orhan, uyanınca rüyasının etkisinden kurtulamamış. Ertesi gün, köydeki herkesin sevdiği, yaşlı bir kadın hasta olmuş. Köyün doktoru, kadının çok özel bir şifalı bitkiye ihtiyacı olduğunu, ancak bu bitkinin çok uzaktaki bir dağın tepesinde yetiştiğini söylemiş. Herkes çok üzgündü, çünkü dağa çıkmak çok tehlikeliymiş. Orhan ise, dedesinin halısını hatırlamış. Halının önünde dua edip Peygamberimizin güzel ahlakını örnek alarak, yardım dilemiş. Orhan, halının üzerinde durduğunda, halı yavaşça havalanmaya başlamış. Orhan, halıyla birlikte gökyüzüne doğru yükselirken, altındaki köy giderek küçülüyormuş. Yolculuğu sırasında, birçok zorlukla karşılaşmış. Fırtınalar atlatmış, yüksek dağları aşmış. Ama her zaman Peygamberimizin öğütlerini hatırlayıp, sabırlı ve cesur davranmış. Yardıma ihtiyacı olan kuşlara su vermiş, yolda karşılaştığı kaybolmuş bir çocuğa yol göstermiş. Güzel ahlakı sayesinde, yolculuğu boyunca birçok dost kazanmış. Sonunda, şifalı bitkinin yetiştiği dağa ulaşmış. Bitkiyi dikkatlice koparıp, köyüne dönmüş. Halı, Orhan'ın iyiliğinin ve güzel ahlakının bir ödülüymüş gibi, onu güvenle köyüne geri getirmiş. Orhan, bitkiyi yaşlı kadına vermiş. Kadın, bitkiyi içtikten sonra kısa sürede iyileşmiş. Köy halkı, Orhan'ın cesaretine ve iyiliğine çok sevinmiş. Orhan, halının sırrını çözmüştü. Halı, sadece iyiliğe, sevgiye ve Peygamber Efendimizin (sav) güzel ahlakına uyanları taşıyormuş. Orhan, o günden sonra daha da iyi bir çocuk olmuş. Her zaman Peygamberimizin güzel ahlakını örnek almış, sevgi ve saygıyla davranmış, yardıma muhtaçlara el uzatmış. Köy halkı, Orhan'ın hikayesini nesilden nesile anlatmış. Orhan'ın hikayesi, herkese iyiliğin, sevginin ve güzel ahlakın gücünü göstermiş. Çünkü Peygamber Efendimizin (sav) öğütlerini uygulayan herkes, tıpkı Orhan gibi, sihirli bir halının üzerinde yükselebilir ve zorlukların üstesinden gelebilir. Orhan'ın hikayesi, her zaman sevgi ve saygı dolu bir yaşam sürmenin önemini hatırlatırmış.