Prens Arnavut, küçük yaşta olmasına rağmen, çok meraklı ve maceraperest bir çocuktu. Her gece geç saatlere kadar kitap okumayı sever, masalların büyülü dünyalarına dalardı. Annesi Kraliçe Leyla, 'Arnavut'um, geç saatlere kadar kitap okumak gözlerini yoruyor, erken yatmalısın. Erken yatmak sana daha fazla enerji verecek, daha sağlıklı ve mutlu olacaksın' derdi. Ancak Arnavut, annesinin uyarılarını çoğu zaman kulak ardı eder, büyüleyici masalların dünyasında kaybolur giderdi. Bir gün, sarayın bahçesinde, parlak bir tüy buldu. Tüy, olağanüstü bir şekilde parlıyordu, sanki kendi kendine ışık saçıyor gibiydi. Arnavut tüyü eline alır almaz, kendisini büyülü bir ormanın ortasında buldu. Dev ağaçlar, garip şekilli çiçekler ve rengarenk kelebeklerle dolu, nefes kesici bir yerdi. Ama bu güzelliğin altında gizlenmiş tehlikeler de vardı. Ormanın derinliklerinde, konuşan bir kediyle karşılaştı. Kedi, 'Merhaba küçük prens. Burada ne arıyorsun?' diye sordu. Arnavut, 'Büyülü bir tüy buldum ve beni buraya getirdi. Yolumu kaybettim' dedi. Kedi, 'Bu orman çok tehlikeli. Dikkatli olmalısın! Ormanın kralı, kötü kalpli bir büyücü. Onun pençelerinden kurtulmak için akıllıca davranmalısın. Ama önce sana bir şey soracağım: Sen erken yatmayı sever misin?' dedi. Arnavut biraz mahcup oldu, 'Hayır, her zaman geç yatıyorum' dedi. Kedi, 'O zaman sana bir şey anlatayım. Erken yatmak, bütün gün enerjik olmana yardımcı olur. Gece yeterince uyuman, bedeninin dinlenmesini ve yenilenmesini sağlar. Bu sayede daha sağlıklı ve güçlü olursun. Büyülü bir ormanda geç saatlere kadar uyanık kalmak ise çok tehlikeli olabilir!' dedi. Arnavut, kedinin sözlerini dikkatle dinledi. Kedi, ona ormanda yol göstermeyi, büyücünün kalesine ulaşmadan önce birçok zorluğun üstesinden gelmesine yardım etmeyi teklif etti. Yolculukları boyunca, konuşan bir sincapla, yardımsever bir tilkiyle ve hatta uçan bir fareyle karşılaştılar. Her bir hayvan, Arnavut'a ormanın tehlikeleri hakkında daha fazla şey öğretti ve ona yol boyunca yardımcı oldular. Sincap, 'Burada yaşayan bazı hayvanlar çok kötü. Bazıları ise çok iyi. Her zaman kalbinin sesini dinlemelisin ve iyi olanlara yardım etmelisin' dedi. Tilki, gizli yolları ve tehlikelerden nasıl kaçılacağını gösterdi. Uçan fare ise, Arnavut'a büyücünün zayıf noktalarını anlattı. Büyücünün kalesine yaklaştıklarında, Arnavut, kedinin verdiği öğütleri hatırladı. Erken yatmanın önemini, iyi dinlenmenin sağladığı enerji ve gücü anladı. Büyücü, Arnavut'u yakalamak için birçok tuzak kurmuştu, ama Arnavut, gözlem yeteneği ve kedinin verdiği ipuçları sayesinde tüm tuzaklardan kurtuldu. Büyünün etkisi altındaki yaratıklarla savaştı, zekasını ve cesaretini kullanarak onları alt etti. Sonunda büyücünün karşısına çıktı. Büyücü, Arnavut'a, 'Küçük prens, beni alt edemezsin!' dedi. Ama Arnavut, 'Ben erken yatmayı öğrendim ve bu sayede hem güçlü hem de akıllıyım. Senin gibi kötü kalpli biriyle başa çıkacak kadar enerjim var!' diye karşılık verdi. Arnavut, büyücünün kendi büyüsünü kullanarak onu mağlup etti ve ormanı, kötü büyüsünden kurtardı. Ormanın tüm hayvanları sevinçle kutlama yaptı. Arnavut, tekrar büyülü tüyü bulduğu yere döndü. Artık saraya döndüğünde, annesinin öğütlerine uyup erken yatmaya karar verdi. Erken yatmanın önemini anladığı için, her gün daha enerjik, mutlu ve sağlıklıydı. Macerasını herkese anlattı ve herkes, erken yatmanın önemini kavradı. Arnavut, cesareti, zekası ve erken yatma alışkanlığı sayesinde, mutlu bir prens olarak yaşadı ve hep iyi şeylere katkıda bulundu. O günden sonra, krallıkta kimse geç saatlere kadar uyanık kalmadı.