Çok uzaklarda, Güneşli Vadisi'nde, Sadık, Sema ve Öykü adında üç kardeş yaşarmış. Sadık, cesur ve akıllı bir çocukmuş; Sema, nazik kalbiyle herkesi büyüleyen bir kız; Öykü ise maceraperest ve meraklı küçük bir kardeşti. Bir gün, babaları onlara eski bir sandık göstermiş. Sandık, garip işaretlerle doluymuş ve açıldığında içinden büyülü bir harita çıkmış. Harita, Kayıp Şehrin gizli yolunu gösteriyormuş. 'Bu harita, yüzyıllardır ailemizde saklıydı' demiş babaları. 'Kayıp Şehr'de, büyük bir hazine ve bir dileğin gerçekleşmesini sağlayan sihirli bir taş varmış. Ama bu yol çok tehlikeli, sadece cesur ve iyi yürekliler başarabilir.' Sadık, hemen maceraya atılmak istemiş. 'Baba, ben gideceğim!' demiş. 'Sema ve Öykü'yü de koruyacağım.' Sema biraz korkmuş olsa da, kardeşlerini bırakmak istememiş. Öykü ise heyecandan dört köşe olmuş. 'Ben de geliyorum!' diye bağırmış. Babaları onları öpüp, 'Allah yolunuzu açık etsin' diyerek, yola koyulmuşlar. Yolculukları zorluymuş. Karanlık ormanlardan geçerken, korkunç yaratıklarla karşılaşmışlar. Bir akşam, devasa bir örümceğin ağlarına yakalanmışlar. Sadık'ın zekası sayesinde, ağları yırtıp kurtulmuşlar. Sema'nın şefkatli kalbi, yol boyunca karşılaştıkları yaralı hayvanlara yardım etmelerine vesile olmuş. Öykü'nün merakı ise, gizli yolları keşfetmelerine yardımcı olmuş. Bir nehir kenarında, eski bir bilgeyle karşılaşmışlar. Bilge, onlara Kayıp Şehr'e giden yolu göstermiş ve 'İyi yürek ve cesaret, her kapıyı açar' demiş. Nihayet Kayıp Şehr'e ulaşmışlar. Şehrin kapısı dev bir canavar tarafından korunuyormuş. Sadık, canavarla cesurca savaşmış ve Sema'nın duasının da yardımıyla canavarı yenmiş. Şehrin içinde, ihtişamlı bir tapınak bulunuyormuş. Tapınağın ortasında, sihirli taş parıldıyormuş. Taşa yaklaştıklarında, karanlık bir ses yankılanmış. 'Taş benimdir!' diye bağırmış bir ses. Bir hayalet ortaya çıkmış. Hayalet, yüzyıllardır taşa sahip olmak için bekliyormuş. Sadık, hayaletle savaşmış, Sema dua etmiş, Öykü de cesaretini göstermiş. En sonunda, Sadık'ın cesareti ve Sema'nın duaları sayesinde, hayalet yenilmiş. Sihirli taşı ele geçirdikten sonra, Sadık dileğini tutmuş. 'Bütün dünyada sevgi ve barış olsun' diye dilemiş. Birdenbire, şehir ışıklarla dolmuş. Hava temizlenmiş, tüm canlılar mutlu olmuş. Sadık, Sema ve Öykü, büyük bir hazineyle birlikte, Güneşli Vadisi'ne dönmüşler. Annesi onları çok özlemiş ve çok sevinmiş. Aileleri yeniden bir araya gelmiş, mutlu bir şekilde yaşamışlar. Sadık'ın cesareti, Sema'nın iyiliği ve Öykü'nün merakı, onlara her zaman yardımcı olmuş. Bu macera, onlara hayatlarının en büyük dersini vermiş: İyi yürekli olmak, cesaretli olmak ve birbirlerine destek olmak her zaman en büyük güçtür. Bu öğretici hikaye, çocuklara sevgi, yardımlaşma ve cesaretin önemini vurgular. Herkesin kalbinde sevgi ve barışın olması gerektiğini, kötülüğe karşı savaşmak için cesaretli olmak gerektiğini öğretir. Ayrıca, aile bağlarının önemini ve birlikte çalışmanın gücünü gösterir.