Bir zamanlar, gökkuşağı tepelerinin ve yıldız nehirlerinin arasında, Güneşli Vadi'nde küçük ama cesur bir kız yaşarmış: Ilay. Ilay sıradan bir kız değildi; o, Süper Kız Ilay'dı! Sihirli bir bileklik takardı; bu bileklik ona inanılmaz güçler verir, uçmasını, konuşan hayvanlarla anlaşmasını ve hatta zamanı yavaşlatmasını sağlarmış. Bir gün, Ilay'ın en yakın arkadaşı olan konuşan sincap Şirin, 'Ilay, Ilay! Kötü büyücü Kara Gölge, Kristal Şehri kaçırdı!' diye bağırarak koşup gelmiş. Kristal Şehir, masallarla dolu, parıldayan taşlarla inşa edilmiş, büyülü bir yermiş. 'Ne yapacağız Şirin?' diye sormuş Ilay, korkusunu gizlemeye çalışarak. Şirin 'Büyücü Kara Gölge, şehri karanlığa boğmak istiyor. Sadece senin cesaretin ve gücün onu durdurabilir!' demiş. Ilay, hemen harekete geçmiş. Sihirli bilekliğini takmış ve uçmaya başlamış. Gök gürültüsü ve şimşekler arasında, karanlık bir ormanın üzerinden uçmuş, dikenli çalılıklardan ve gizemli mağaralardan geçerek Kara Gölge'nin kalesine doğru ilerlemiş. Yol boyunca, karşılaştığı zorluklar karşısında sabırlı olmak zorunda kalmış. Birçok kez düşmüş, yorulmuş, ama asla pes etmemiş. Güçlü olması gerektiğini biliyordu çünkü Kristal Şehri kurtarmak için çok önemli bir görev üstlenmişti. Güveni kendisine çok şey kazandırmış, özü güvenini ve cesaretini her zorluğun üstesinden gelmek için kullanmıştı. Kara Gölge'nin kalesi, korkunç bir yermiş. Korkunç yaratıklar, gölge orduları ve tuzaklarla doluymuş. Ilay, her engelde sabrını ve zekasını kullanarak, karşısına çıkan her zorluğun üstesinden gelmiş. Bir ejderhayla savaşmış, bir labirentten geçmiş ve birçok kez kendini tehlikeye atmış. Ancak Ilay'ın cesareti, onu her zaman doğru yola yönlendirmiş. Her savaşta öz güvenini kaybetmemiş, her engelde cesaretini göstermiş ve güçlülüğü ile tüm zorluklara meydan okumuş. Sonunda, Kara Gölge'nin taht odasına ulaşmış. Kara Gölge, korkunç bir yaratık değilmiş, aslında üzgün ve yalnızmış. 'Kristal Şehri sadece kendimi yalnız hissetmediğim için çaldım!' diye fısıldamış Kara Gölge. 'Benim de bir arkadaşım olsun istedim!' Ilay, Kara Gölge'ye 'Anlıyorum' demiş. 'Ama doğru yolu seçmedin. Bir arkadaş edinmenin başka yolları da var.' demiş. Ilay, Kara Gölge'ye dostluğun ve paylaşmanın önemini anlatmış. Ona, yalnızlığını aşmanın yolunun, başkalarına kötülük yapmak değil, onlarla arkadaşlık etmek olduğunu göstermiş. Ilay, sabrının ve anlayışının gücünü kullanarak, Kara Gölge'nin kalbini yumuşatmış. Kara Gölge, pişman olmuş ve Kristal Şehri geri vermiş. Hatta Ilay'la arkadaş olmuşlar. Ilay, Kristal Şehir'e geri dönmüş, herkes onu kahraman olarak karşılamış. Ilay, bu maceradaki en önemli şeyin sabır, cesaret, öz güven ve arkadaşlığın gücü olduğunu anlamış. Kristal Şehir'de artık her şey eskisi gibi güzel ve mutluymuş. Ilay ve Kara Gölge, en yakın arkadaşlar olmuş ve birlikte birçok maceraya atılmışlar. Bu maceranın sonunda Ilay, sadece bir Süper Kız değil, aynı zamanda çok iyi bir arkadaş ve örnek bir kahraman olmuştu. Çünkü o, her zaman sabırlı, cesur, güven dolu ve yardımseverdi. Bu özellikler sayesinde her zorluğun üstesinden gelmiş ve dostluk kurmayı başarmıştı. Bu da ona çok büyük mutluluk vermişti. Ve o günden sonra, Güneşli Vadi'nde herkes, 'Sabır, cesaret, öz güven ve dostluk her zaman kazanır!' diye söyler olmuş.